Kütüphane

Bilgisayar Bilgileri
 
USB Port Nedir?
 
USB (Universal Serial BUS), bilgisayarlarda genelde aksesuar bağlamaya yarayan giriş / arabirimdir.
Ethernet Nedir?
 
Ethernet bilgisayarlar arasında bir ağ oluşturmaya yarayan yöntemdir. Bilgisayarların ethernet aracılığı ile birbirlerine bağlanabilmeleri için ethernet kartı adı verilen bir donanım gerekmektedir. Bu karta bağlantıyı sağlayan giriş/arabirim ADSL modem gibi aksesuarların bağlanması için de kullanılabilmektedir.
Splitter Nedir?
 
internetle telefonu aynı anda kullanabilmek için, ses ile veri arasında bir filtre görevi yapan cihazdır.
Port Nedir?
 

Bilgisayar ve telekomünikasyon dünyasında, "port" denildiği zaman akla ilk
gelen genellikle fiziksel bağlantıda kullanılan ara birimlerdir. Bu tür "port"
lar üzerinden bağlanmış herhangi bir makinaya "data" gönderilebilir ve bu
makinanın işleyişi kontrol edilebilir. Örneğin, tipik bir bilgisayarda bir veya
birden fazla "seri port" bir tane de "paralel port" bulunur. Adından da
anlaşılacağı gibi "seri port" dan bilgiler seri (her defasında bir bit) olarak
gönderilir ve bu tür "port" lara genellikle tarayıcı (scanner) gibi cihazlar
takılır. Her defasında birden çok bit göndermek içinse "paralel port" kullanı-
lır. Bu tip "port" lara da yazıcı (printer) veya "paralel port" bağlantısı olan
herhangi bir cihaz takılabilir.

Bizi ilgilendiren ve çoğunlukla İnternet dünyasında kullanılan "port"
kavramı ise yukardaki tanımdan biraz daha soyut bir kavramdir. Bu anlamda "port"
(ki dokümainin sonuna kadar "port" bu anlamda kullanılacaktir) herhangi bir
fiziksel bağlantı yeri değil, mantıksal bir bağlanma şeklidir. Şöyle ki:

Günümüz dünyasında birçok işletim sistemi birden fazla programın aynı anda
çalışmasına izin vermektedir. Bu programlardan bazıları dışarıdan gelen
istekleri (istemci-client/request) kabul etmekte ve uygun gördüklerine cevap
(sunucu-server/response) vermektedir. Sunucu programları çalışan bilgisayarlara
birer adres verilir (bknz. IP adresleri) ve bu adresler kullanılarak istenilen
bilgisayarlara ulaşılır. Peki, ulaşılan bir bilgisayar üzerindeki hangi sunucu
programdan hizmet alınmak istendiği nasıl belirtilir?

Bunun için bilgisayarlar üzerinde birtakım soyut bağlantı noktaları
tanımlanır ve herbirine, adresleyebilmek için positif bir sayı verilir (port
numarası). Bazı sunucu programları, daha önce herkes tarafından bilinen "port"
lardan hizmet verirken (örn: telnet->23. port) bazıları da sunucu programını
çalıştıran kişinin türüne ve isteğine göre değişik "port" lardan hizmet verir.
Dolayısıyla, ağ üzerindeki herhangi bir sunucu programa bağlanmak istenildiğin-
de, programın çalıştığı bilgisayarın adresinin yanında istekleri kabul ettiği
"port" numarasını da vermek gerekir. Örnek verecek olursak:

144.122.156.104 "IP" adresine sahip makinada (orca) çalışan "telnet"
sunucu programına (23. "port" dan hizmet veren) bağlanmak için aşağıdaki satır
yazılır.

telnet 144.122.156.104 23

Daha önce de belirttiğimiz gibi bazı sunucu programların belirli "port"
lardan hizmet verdiği bilindiği için, bu sunuculara bağlanmak istediğimizde,
"port" numarasını vermeye gerek kalmaz. Bu durumda yukardaki satır

telnet 144.122.156.104

şeklinde de yazılabilir.


INETD (Süper Sunucu):

Bilgisayar ilk açıldığında üzerinde çalışan sunucu programlar otomatik
olarak açılış dosyalarından çalıştırılabildiği gibi genel kullanım biraz daha
farklıdır.

Değişik "port" ları dinleyen birçok sunucu programın, hiçbir istemciye
cevap vermediği durumda bile, birçok sistem kaynağını gereksiz yere kullandığı
düşünülerek, "inetd" adında istemcilerle diğer sunucu programlar arasında
koordinasyonu sağlayan bir sunucu program düşünülmüştür. Açılış dosyalarından
da başlatılabilen bu sunucu tek başına bütün "port" ları dinler ve herhangi
birisine istek geldiği zaman aşağıdaki prosedürü takip eder:

1- /etc/services dosyasından ilgili "port" a hizmet veren servis ismini
bulur.
2- konfigürasyon dosyası olan "/etc/inetd.conf" dan bu servis için gelen
isteğe nasıl cevap vereceğini belirler ve gerekli programı çalıştırır.
3- bir istek geldiği zaman tekrar 1'e döner.

Bir örnekle anlatmadan önce tipik bir "/etc/services" ve "/etc/inetd.conf"
dosyasının içeriğine bakalım.

<"/etc/services">

tcpmux 1/tcp
echo 7/tcp
echo 7/udp
discard 9/tcp sink null
discard 9/udp sink null
systat 11/tcp users
daytime 13/tcp
daytime 13/udp
netstat 15/tcp
chargen 19/tcp ttytst source
chargen 19/udp ttytst source
ftp-data 20/tcp
ftp 21/tcp
telnet 23/tcp
ktelnet 1023/tcp #Added by AS 5/5/98
smtp 25/tcp mail
time 37/tcp timserver
time 37/udp timserver
name 42/udp nameserver
whois 43/tcp nicname # usually to sri-nic


.
.
.


<"/etc/inetd.conf">

# Ftp and telnet are standard Internet services.
#
ftp stream tcp nowait root /usr/sbin/in.ftpd in.ftpd
telnet stream tcp nowait root /usr/sbin/in.telnetd in.telnetd
#
# Shell, login, exec, comsat and talk are BSD protocols.
#
shell stream tcp nowait root /usr/sbin/tcpd in.rshd
login stream tcp nowait root /usr/sbin/tcpd in.rlogind
exec stream tcp nowait root /usr/sbin/tcpd in.rexecd
comsat dgram udp wait root /usr/sbin/in.comsat in.comsat
talk dgram udp wait root /usr/sbin/in.talkd in.talkd
.
.
.

23. "port" a bir istek geldiğinde, "inetd" "/etc/services" dosyasına
bakarak bu "port" numarasına denk gelen servis ismini ("telnet") bulur. Daha
sonra "/etc/inetd.conf" dosyasına bakarak bu servise denk gelen sunucu programı
("/usr/sbin/in.telnetd") çalıştırır.


BUFFERED PORTS:

Herhangi bir "port" u dinleyen program bir iş yaparken, başka bir deyişle
dinlediği "port" a gelen bilgileri almaya hazır değilken, eğer bu "port"
"buffered" ise gelen bilgiler kaybolmaz. İşletim sistemi içerisine yerleştiri-
len programlar sayesinde kapasitesi sınırlı kuyruklara yerleştirilerek ilgili
sunucu programın alması için bekletilirler.
Internet üzerinde herhangi bir IP adresi üzerindeki "port" dan hizmet veren
sunucu programa bağlantı yapmak isteyen istemci program, sunucu programın
çevaplarını (reply) yollamak için bağlantı kuracağı kendi üzerindeki "port"
numarasını da sunucu programa gönderir.
"Port" numarası genellikle 2 "byte" olarak tutulur. Bu nedenle 65536 adet
"port" numaralamak mümkündür. Genellikle 1024'den küçük olan "port" numaraları
özel hakları olan kullanıcılar (root) tarafından kullanılırken, büyük olanlar
genel kullanıma açıktır.

 

Mustafa ATAKAN
ODTU Bilgi İşlem Daire Başkanlığı
Internet Teknolojileri Güvenliği

Dosya Uzantıları ve Anlamları
 

AAC

Advanced Audio Coding AC3'ün devamı olarak geliştirildi. AC3 üzerine kurulu olup birkaç iyileştirmeler getirmektedir. Bu format için destek henüz çok sınırlı.

Authentication

Bir film oynatılmadan önce oynatıcı ve disk arasında güvenli bir bağlantı oluşturulur. Bu bağlantı sırasında iki taraf birbirini doğrular. Bu doğrulama sırasında gerçekleşen her şey "Authentication"'dır.

AC3

Açılımı Audio Coding 3 olup AC3 şu anda Dolby Digital ile aynı anlamda kullanılmakta. Dolby Digital gelişmiş bir ses sıkıştırma teknolojisi 6 ayrı kanal içinde 448kbit/s ye varan sıkıştırma sunmaktadır. Daha fazla bilgi için Dolby websitesine gidebilirsiniz.

ASF
Advanced Streaming Format. Kısaca Microsoft'un Real Media'ya verdiği cevap diyebiliriz.

AVI
Audio Video Interleave. Windows bilgisayarlarda en yaygın olarak bulunan video formatıdır. Bu format video ve sesin birbirine bağlanma çeşidini belirler ama codec değişebilir.

BUP dosyası

Bup dosyası bir IFO dosyasının yedeğidir. Bu dosyalar DVD'lerde yaygın olarak bulunurlar.

Cell (ID )

Cell bir DVD de bulunan en küçük birimdir. Genellikle Chapterları içerir ayrıca iç içe videoları ve açıları saklamak içinde kullanılabilir.

Codec
COder/DECoder. Codec, sıkıştırmaya yarayan bir dosya türüdür - genellikle ses veya video -. Popüler Codecler: MPEG1, MPEG2, MPEG-4, Indeo, vb. AVI, ASF, vb. codec değil formatlardır. Ve değişik codecler kullanılarak sıkıştırılmış dosyaları içerirler.

Container

Bir container adından anlaşılacağı gibi bir şeyleri saklamak için kullanılır.(Örn. video, ses, altyazılar ve dolaşım bilgisi ). Mesela, sessiz bir video dosyasını ve bir ses dosyasını aynı dosya altında birleştirmek istiyorsunuz. Bunu yapmak için bir container formatına ihtiyaç duyarsınız. Container örnekleri: AVI, ASF, OGM, Quicktime, VOB ve MPG.

CSS

Content Scrambling System. Video DVDler için geçerli koruma sistemi. İnsanların DVD'leri kopyalamalarını engellemek için tasarlanmıştır, çoğu ticari DVD CSS kullanılarak korunur. Oynatma sırasında, DVD'ler gerçek zamanlı olarak şifre koruma sisteminden geçerler. DVD'nin sadece belli bölümleri CSS ile şifrelenmiştir (örneğin tüm IFO ve BUP dosyaları şifreli değildir, ve VIDEO_TS.VOB da çoğu zaman şifrelenmemiştir ) ve şifreleme aslında çok zayıf olup çok çabuk kırılabilmektedir. Eğer CSS'nin ne yaptığını öğrenmek istiyorsanız, bilgisayarınıza bir DVD takın, ve DVD'yi bir yazılım tabanlı oynatıcıyla çalıştırın , ve oynatıcıyı kapatın. Ve sonra herhangi bir VOB dosyasını bilgisayarınıza kopyalayın ve oynatmayı tekrar deneyin (Hard diskinizdekini... ). Filmin üzerinde bir sürü komik karecikler göreceksiniz, ama aynı zamanda düzgün bölümlerde (şifrelenmemiş olan kısımlar ).

DAR

DAR'ın açılımı Display Aspect Ratio olup ekran boyutunu belirler. Çoğu bilgisayar ekranının 4:3'lük bir DAR'ı vardır. Bu dikey uzunluğun, yatay uzunluğun 4'te 3'ü olduğunu göstermektedir. TV'lerin çoğu da 4:3 olup 16:9'luk ekranlarında sayısı giderek artmaktadır. Anlaşılacağı gibi 16:9'luk ekranlar enine daha geniştir. 16:9'luk ekranlar Hollywood filmlerini (1:2.35 veya 1:1.85 ) göstermeye daha elverişlidirler.

Deinterlace

Interlaced olan bir video akışını Progressive'e çevirmedir.

Demultiplexing
Multiplexing demultiplexing'in tam tersidir. Bu tümleşik bir ses/video akışının parçalanması işlemidir. VOB dosyalarının tümü sıkıştırılmaya tabii tutulmadan önce parçalanırlar. (FlaskMpeg, mpeg2avi, dvd2mpg, ReMpeg2 ) ve tüm oynatıcılarda aynı işlemi yaparlar (bilgisayarlarda ki ses ve video size ulaşmadan önce farklı yollardan geçerler ).

Descrambling
DVDler genellikle şifrelenmişlerdir - örneğin her harfe bir rakam vermek, 1 = a, 2 = b, vb. Bu yolla bir cümle bir sayıya dönüştürülebilir - işte bu olaya scrambling denir. CSS tabi ki bu kadar basit değildir yinede kırılması gayet kolaydır. Descrambling scrambling'in tam tersidir, bu olayda sayılar cümlelere veya şifrelenmiş bir filmi oynatabilmek - bir DVDyi hard diskinize kopyaladığınızda ve oynattığınızda o dosya şifrelenmiş olduğu için komik karecikler görürsünüz. Bilinen CSS descramblerları ya bilinen anahtar dosyaları kullanırlar (DeCSS veya DODStrip - çok anahtar içerirler ama hepsini değil ) yada Kriptografik bir saldırı yaparlar (VobDec - Bu yüzden tüm DVDlerde çalışır çünkü belli bir anahtar dosyası içermez ).

Digital Video
Digital video genellikle sıkıştırılmıştır eğer sıkıştırılmadıysa Terabytelarca tutardı. (bu binlerce Gigabytes yada matematikçi arkadaşlarımız için kısaca : 10^12 Bytes ) Standart kalite kaybı olmayan format günümüz videoları için yeterli olmadığı için, video codecleri insan gözünün videoda göremeyeceği bazı bölümleri silerler. Bu da yeterli olmadığı için modern codecler yeni sıkıştırma logaritmaları: keyframeler, I ve P frameler gibi yöntemler kullanmaktadırlar.

DivX
DIVX (DIgital Video eXpress ) adlı sistemle kesinlikle karıştırmayın! Şu anda iki tane DivX versiyonu görüyoruz: DivX çalınmış Microsoft MPEG4 codeclerinin dönüştürülmüş halidir. (Windows Media Video V3 ). Bu codecler Microsoft tarafından Windows Media mimarisinin bir parçası olarak yaratılmıştı ve AVI, ASF formatlarında dosya yaratımını destekliyorlardı (beta versiyonları dışında, onların avi desteği devre dışı bırakılmıştı ) bildiğiniz gibi ASF fazla oynatıcı tarafından desteklenmiyor. DivX'i yapanların yaptıkları ise Microsoft'un MPEG-4 codecini AVI formatında şifreleme yapabilecek şekilde geliştirdiler, ve adını da DivX yaptılar (Windows Media Encoder kullanılan bir bilgisayardaki iki codec de ad karışımı olmasın diye ). DivX'in son versiyonları da Windows Media Audio Codec'in çalıntı bir versiyonunu - DivX audio -'yu içlerinde bulunduruyorlar.

Diğer DivX ise DivXNetworks tarafından geliştirilen yeni bir MPEG-4 video codecidir. Yeni codec çok gelişmiş olup 2 pass sıkıştırma özellikleri sunmaktadır. Ayrıca codec eski DivX (DivX3 ) filmlerini de oynatabilmektedir. Yeni codec DivX4 olarak bilinmektedir.

DIVX
DIVX kısaca DVD'nin ekstra özelliklerinin çıkarılmış - ekstrasız, yapılış bölümü, tanıtımlar, çoklu-dil ve geniş ekran içermeyen - halidir. Bu sistem Circuit City ve birkaç açgözlü Hollywood avukatı tarafından son kullanıcıya kadar film dağıtımını kontrol altına almak amacıyla üretilmişti. DIVX izledğn kadar öde sistemine sahipti. Ayrıca "DIVX-uyumlu" bir DVD oynatıcınız olması ve bunun telefon hattına bağlı olması gerekiyordu, bu şekilde oynatıcı hat üzerinden ana DIVX bilgisayarına bağlanıyordu ve kedi kartınızdan para çekiyordu. Bir filmin ücreti $4.50 - 48 içinde istediğiniz kadar izleyebiliyordunuz - ve fazladan izlemek istediğinizde $2.50 ödüyordunuz. DIVX bir sene içinde filmlerin azlığı yüzünden servis dışı oldu (Warner, Sony, New Line, ve daha birçok küçük çaplı firma bu formatta film çıkarmayı reddettiler - ÇOK TEŞEKKÜRLER!!! ) ve kısa süre içinde medya ve Internet DVD siteleri tarafından eleştiri yağmuruna tutuldu.

DIVX üçlü DES şifreleme kullandığı için her türlü Kriptografik atağa karşı dirençli idi. Ve bu şifrelemenin bilinen bir çözücüsü de olmadığı için DIVXleriniz çoğu daha uzun süre rafta kalacak.

DRC

Dynamic Range Compression. AC3 Parçalarındaki sesi belli bir seviyede tutar. Daha fazla bilgi için bkz. Doom9 Türkiye - Forum

Elementary Stream (ES )

Bir elementary stream container olmayan tek bir ses veya video akışıdır. Örneğin MPEG-2 video akışı (.m2v veya .mpv ) bir MPEG-2 ES, ve ses olarak da AC3, MP2, vb. gibi ES dosyalardır. Çoğu DVD yaratma programı kullanım için ES dosyası isterler.

Field

Interlaced video akışları frameler yerine fieldler içeririler.

FourCC

FourCC'nin açılımı four character code olup videodaki sıkıştırma formatını belirler. Bir video oynatıcı ilk olarak dosyanın FourCC'sine daha sonrada bu FourCC'li dosyayı oynatabilecek codeci bulur. Örneğin: DIV3 = DivX Yavaş-Hareket, DIV4 = DivX Hızlı-Hareket, DIVX = DivX4.

Frame
Bir filmdeki en basit kaynaktır. (Türkçe'si film karesi ). Bir frame bir resme denktir. Bir film genellikle en az 24 frames/saniyedir, yani saniyede 24 değişik resim içerir. Üzerinde bir kuş olan 24 resim düşünün, ilk resimde kuş solda olsun, ve yavaşça sağa doğru kaysın. 24'üncü resimde kuş en sağda olsun. Birde bu 24 resmin bir sıra halinde oynatıldığını düşünün, insan gözü bunu fark edemeyecek ve kuşun hareket ettiğini sanacaktır.

Frameserving

Frameserving bir video frameinin bir programdan başka bir programa, ara dosyalar olmadan, geçiş yaptırılmasıdır. Diyelim ki bir video üzerinde Program A ile bir şeyler yapacaksın (örneğin filmin üzerindeki ve aşağısındaki siyahlıkları yok edeceksin ), ve bu dosyayı Program B'de sıkıştıracaksın. Bunu yapmanın eski yolu Program A dan ara bir dosya oluşturmak, kalite kaybetmemek içinde kalite-kayıpsız bir format kullanmaktı (2 saatlik bir film için 100 GB dosyalar ). Daha sonra bu dosyayı Program B'ye göndermekti. Frameserving ayrı ayrı frameler halinde dosyayı Program A'dan almayı, ve ara dosya olmadan Program B'ye aktarmayı sağlar. Popüler frameserving programları arasında AviSynth ve VFAPI yer alır.

I and P Frames
Bir framein sadece kendisinden önceki framelerdeki değişikliği göstermesidir (Bu tam bir açıklama olmayabilir ama sanırım anladınız ). Diyelim ki bulutlu bir havada bir kuş olan bir keyframeimiz var. I frameler şöyle der: kuşu bir cm sağa bir cmde aşağıya kaydırın.

iDCT
MPEG dosyaları bir frekansiyel bir şekilden çok bir uzamsal şekildedir (gördüğümüz resimler ). Bu şekilde, içerik bilgisi küçülür ve küçülen bilgide küçük bir veri akışından aktarılabilir. MPEG DCT (Discrete Cosine Transform )'yi uzamsal bilgiyi frekansiyel bilgiye dönüştürmek için kullanır. Bir MPEG akışından uzamsal bilgiyi almak içinse iDCT, yani, Inverse(Ters ) Discrete Cosine Transform, sıkıştırma sırasında kullanılır. DCT ve iDCT, DFT'ye çok benzer (discrete fourier transforms ) ama DCT/IDCT'de çıktı olarak integraller alırsınız, i/DFT ise karmaşık sayılar (hep karmaşık sayılar ne işe yarar diye merak etmişimdir, en sonunda öğrendim ). Daha fazla bilgi için bir üniversite DSP kitabına veya iletişim sistemleri kitabına başvurun.


IFO file

InFOrmation dosyası genellikle DVDlerde bulunur. Bu tür dosyalar DVD oynatıcınız için dolaşımsal bilgiler içerirler. Daha fazla bilgi için DVD mimarisi makalesine başvurun.

Interlaced

Interlaced bir video tutuş biçimidir. Bir interlaced video akışında frameler (resimler: bu kelimenin anlamını hepimiz biliyoruz:- ) yerine fieldlar - bir framedeki satırların yarısına sahip olan - (ya çift ya tek ). Daha fazla bilgi için videoya başlangıç.

Interleaving
Bir video ile bir sesi istediğiniz yerde birbirine yapıştırmayı hayal edin, tüm olay budur. Oynatıcı interleavinge bakar ve video ile ses arasındaki başlangıç uzaklığını belirler.

Daha detaylı bir açıklama: Örneğin 10 saniyelik bir video ve 10 saniyelik bir ses dosyamız var. Diyelim ki her video saniyesi V ve her ses saniyesi A olsun. Eğer 10 saniyelik bir interleaving varsa: VVVVVVVVVVAAAAAAAAAA , eğer 1 saniyelikse böyle bir görünüm oluşur: VAVAVAVAVAVAVAVAVAVA.

Inverse Telecine
Telecine'ın tam tersi. Bu olaya 29.97fpslik bir videonun orijinal 24fpsye dönüştürülmesine denir.

Keyframe
Çok fazla sıkıştırılmaya tabi tutulmuş, tam bir frame.

Letterbox(ing )

Letterboxing olayı Hollywood stüdyolarında çekilmiş bir filmin üstüne ve altına siyah dikdörtgenler eklenerek 4:3lük ekrana uyumlu hale getirilmesidir. Daha detaylı görmek için buraya tıklayın.

m1v/m2v

Bu MPEG-1 ve MPEG-2 videolarının sessiz biçimleri için kullanılan uzantıdır.

miniDVD

miniDVD kısaca CD üzerinde DVD demektir. Bir miniDVD 10mbit/s'ye kadar bir veri akışı içerebilir (ses ve video toplam ). Video tabi ki MPEG2dir... Tercih olarak VBR, ses MPEG1 audio layer 2, saf sıkıştırılmamış PCM veya AC3 olabilir. Kalitesi DVD'yle aynı olabilir (10-20 CD'ye ve ikide bir CD değiştirmeye razıysanız ). Ayrıca DVD benzeri menülerde yaratabilirsiniz. Kötü yanı ise miniDVDlerin sadece bilgisayarlarda ve çok az sayıda bulunan oynatıcılarda oynatılabilmesi.
MPEG

MPEG'in açılımı Motion Picture Expert Group olup genel olarak kullanılan video formatıdır. Bu grup dijital video daki standartları belirler, yarattıkları arasında: MPEG1 standardı (Video CDlerde bulunan ), MPEG2 standardı (DVDlerde ve SVCDlerde ), MPEG4 standardı ve birkaç farklı standart daha - MP3 ve AAC gibi. MPEG-1 veya MPEG-2 kullanan videolar genellikle ya .mpg yada .mpeg uzantısını kullanırlar.

MPEG4
MPEG4 MPEG Group tarafından belirlenen bir standartlar topluluğudur, ve gelecekteki popüler standartlardan biri olacaktır (görüntülü telefonlar, video akışları ve fazlası ). MPEG4 değişik sıkıştırma yöntemlerini destekler: ICT veya Waveletler.

MPG

MPG ya MPEG'in kısaltması olarak yada MPEG-1 ve MPEG-2 için dosya uzantısı olarak kullanılır. MPG her türlü MPEG dosyasının containerı olarak kullanılabilir. MPG containerları ayrıca program streams olarak da bilinirler (PS ).

MM4

Multiple MPEG 4: Değişik bitratelerde sıkıştırılmış farklı dosyaların kombinasyonu. Örneğin 2000kbit/s bir dosya ile, 910kbit/sbir dosyayı alıp birleştirebilir, düşük bitratedeki kalitesiz dosyaları yüksek bitratedekiyle değiştirebilrsiniz. Ayrıca farklı DivX codeclerinin kullanımına da olanak tanımaktadır: Bir DivX yavaş hareket ve DivX hızlı hareket dosyasını alıp birleştirebilirsiniz.

Multiangle

Multiangle izleyicilerin filmi farklı açılardan izlemesini sağlayan DVD'ye özel bir teknolojidir. Örneğin, Televizyonda en çok izlediğiniz spor futbol. Eminim futbol oyununu kaydeden çok sayıdaki kamerayı fark etmişsinizdir. Ve oyuna ara verildiğinde güzel pozisyonların farklı açılardan yavaşlatılarak gösterildiğini fark etmişsinizdir. Televizyonda maçı izlerken siz sadece kamera odasındaki adamın sizin görmenizi istediği açıları görebilirsiniz. Şimdi UEFA kupasını DVD'de aldınız diyelim, disk maçı sadece TV'de göründüğü gibi değil aynı zamanda maçı size tüm görüş açılarından izleme imkanı sağlar, ve izlerken kumandadaki açı tuşuna basarak farklı açılara ulaşabilirsiniz.

Multipass encoding

Devam etmeden önce: Şu anda gerçek multipass sıkıştırma sadece WM8 ve MPEG-2 (SVCD & miniDVD ) için mevcuttur. M4C gerçek multipass encoding değildir (daha fazla ilgi için M4C rehberine bakın ). Multipass'i destekleyen bir program ilk olarak filmi sanki sıkıştırıyormuş gibi analiz ederek karşılaştığı her şeyi bir STATS dosyasına kaydeder. Diyelim ki elimizde diyalog sahneleriyle başlayan küçük bir video var. Daha sonra videoda karate dövüşleri ve aksiyon dolu hareketli sahneler var (uçma, tekme, yumruk vb. ). Normal CBR sıkıştırmada her framede ki bitrate genellikle aynıdır, (100% değil ama yakın ) multipass VBR modda program videodaki sahnelere göre özel birateler oluşturur, aksiyon sahnesi daha fazla bitrate alırken konuşma sahnesi daha az alır. Ne kadar çok pass uygularsanız bilgi o kadar doğru olur.

Multiplexing
Genellikle video ve ses ayrı ayrı sıkıştırılır. Daha sonra bunları birleştirir ve izlenebilir bir video elde edersiniz. Multiplexing sırasında video ve ses tek bir dosyada birleştirilir. Ve gezginsel bilgi eklenir ki geriye ve ileri alırken oynatıcı daha başarılı olsun.

Normalizing

Normalizing bir ses dosyasında ki en gürültülü sesi bulmak ve diğer tüm sesleri o seviyeye çıkarmaktır. Bu daha çok WAV larda kullanılır, hesaplama integral olduğu için sonuçlar mükemmel değildir. Bu yüzden DRC Normalizing'den daha çok tercih edilir.

OGM

OGM'nin açılımı ogg dosyalarının containerı olan OGg Mediadır. OGM AVI'ye alternatif olarak kullanabilir ve Ogg Vorbis, MP3 and AC3 audio, ve tüm video formatlarını, altyazıları vb.lerini içerebilir.

Pan & Scan

Bildiğiniz gibi filmler sizin bilgisayar ekranınızdaki gibi kaydedilmez (Bilerek bilgisayarlardan bahsediyorum çünkü bu günlerde Avrupa da 16:9'luk ekranlar eski televizyon ekranlarından daha fazla satılmaya başladı - ve aynı şeyi bilgisayarlar için söyleyemiyoruz ). Filmler DVD veya video için hazırlandığında (özellikle video ), ya orijinal geniş ekran yani 16:9 formatında, filmi üstünde ve altında siyah kutucuklar bırakır (ama widescreen TV'lerde çok daha iyi gözükür ), yada kenarları kesilir ve 4:3'lük ekran boyutuna getirilir. Orijinal bir videonun 4:3'lük ekran boyutuna getirilmesine pan & scan denir. Daha görsel bir bilgi için buraya bakınız.

PGC

PGC nin açılımı ProGram Chaindir. DVD yaratmada kullanılan bir terimdir ve kısaca tümleşik bir nesneyi belirtir. Örneğin her filmin bir PGCsi, genellikle her tanıtımın bir kendi PGCsi. Diski taktığınızda ortaya çıkan studionun logosunun kendi PGCsi, vb. SmartRipper Movie moddayken ve DVD Decrypter IFO moddayken size bir DVD'nin sahip olduğu tüm PGCleri gösterecektir. Daha fazla bilgi için MPUCoder's DVD information sitesine bakınız.

Program Stream (PS )

Bir program stream video ve ses streams (ES ) lerini içeren ana akıştır. Bir MPEG-1 program stream'i MPEG-1 video ve MPEG1 layer 2 ses (mp2 ) içerirken bir MPEG-2 program stream'i MPEG-2 video ve MPEG1 layer 2 ses (mp2 ) içerebilir.

Progressive

Interlaced'in tersidir. Sadece tam frameler içeren videolar progressive sayılırlar. Progressive ve interlaced hakkında daha fazla bilgi için videoya başlangıç.

PUO

PUO nun açılımı Prohibited User Operationsdır. Bu özellik DVD formatında bulunur, işlevi DVD'yi yapan kişinin kullanıcının bazı haklarını engellemesini sağlar. Örneğin, öyle bir PUO yaratabilirsiniz ki bu insanların FBI uyarısı sırasında bu uyarıyı atlamalarını engelleyebilir. Veya, bu özellik DVD'deki sesin sadece kendi menüsünden seçilmesini zorunlu hale getirebilir ve bu sayede kumandayı kullanarak ses seçemezsiniz.

Quantizer

Bu terimi tam anlamıyla anlamak için signal processing ile ilgili bir kursa gitmeniz gerekir. Kısaca bu sıkıştırma faktörü demektir. Bu değer ne kadar artarsa doğru orantılı olarak sıkıştırmada artar (ama kalite düşer ).

RCE

RCE'nin açılı Region Code Enhancementdır. DVD formatının siz sağladığı programlama seçeneklerini kullanarak (sadece belli oynatıcılarda oynatmak gibi ), RCE region codeların daha gelişmiş bir versiyonudur. Bu film stüdyolarının sizin bölgenizde satılmayan bir DVD'yi oynatmanızı engellemek için kullandığı bir tekniktir. Eski region free (bölge sınırlaması olmayan ) DVD oynatıcılar RCE disklerle sorunlar yaşayabilirler, ama yeni regionfree oynatıcılar problem yaşamazlar. Şu anda, RCE kullanan diskler RCE-3 kullanıyorlar ama bunun üçüncü versiyon anlamına gelip gelmediğinden emin değilim.

rff/tff flags

RFF'nin açılımı repeat first framedir, bu 24 framelik bir videodan 29.97 fps lik bir video etmek için kullanılan yöntemdir - sanki orijinal olarak bir Hollywood kamerası tarafından kaydedilmiş gibi. Rff flagi tells bize bir fieldın tekrarını anlatır. Tff ise 24fpsyi 29.97fpsye telecine kullanarak çevirmeyi. Robshot's article synch hakkındaki makalesi sizi daha çok aydınlatacaktır.

Ripping
Bu konuda çok tartışma vardır - ama gereksiz. Bu kısaca bir DVD'nin hard diskinize kopyalanma işlemidir. Bu authentication işlemini de içerir (eğer DVD'niz onaylanmadı ise kopyalama yapamazsınız ) ve de CSS Descramblingi. CSS (Content Scrambling System ) DVD filmlerinin kopyalanmasını engellemeye yönelik yaratılmış bir kopya koruma sistemidir, ama çoğu zaman bu sistemin oynatıcıyı da belirlediği tartışma konusu olmuştur - ve bende buna kesinlikle katılıyorum. Ayrıca "ripping" kelimesi çoğu zaman (bu sitede bile ) bir DVD'nin şifresinin kırılması ve başka bir formata dönüştürülmesi işlemini de kapsar.

SBC

Smart Bitrate Control. Yeni bir DivX yaratma programı: Nandub (SBC kullanır ) size sıkıştırma aşamasında kontrol veriyor ve çok daha iyi kalite sağlıyor. Daha fazla bilgi DivX rehberleri bölümünde SBC rehberinde bulunabilir.

Streamlist
Streamlist bir her satırında değişik vob dosyalarının yerlerini içeren bir ASCII yazı dosyasıdır. Küçük bir örnek::
e:video_tsvts_01_1.vob
e:video_tsvts_01_2.vob
e:video_tsvts_01_3.vob
e:video_tsvts_01_4.vob
e:video_tsvts_01_5.vob

Bu dosyayı streamlist.txt, veya streamlist.lst olarak kaydedin. Ve formatlanmamış ASCII yazısı olduğundan emin olun, Ben Not Defterini(Notepad ) kullanıyorum, zaten başka bir formatta kayıt yapmıyor. Bu dosya Mpeg2avi için gereklidir.

SVCD

Super Video CD, genellikle Asya ülkelerinde kullanılır. MPEG2 Video kullanır ve çok iyi görüntü kalitesi sağlar - ve ayrıca yüksek kaliteli surround ses verir. Ayrıca hardware dekoderleri de kullanabilir. Ama SVCD oynatabilen sadece birkaç - çok kaliteli olmayan Asya yapımı - DVD oynatıcı bulunmaktadır bunun dışında özel SVCD oynatıcılara ihtiyaç duyulmaktadır not: bunları avrupada bulmanız pek mümkün değildir. Video 2600kbit/s ve ses MPEG1 audio layer 2 224kbit/s'dir. Ama surround sesi çoğu oynatıcıda alamazsınız

Telecine
24 fps'lik bir kaynağı (genellikle o hızda kaydedilmiş bir videoyu ) 29.97fps veya 29.97x2 interlaced fields per second dönüştürme işlemidir.Lütfen daha fazla bilgi için burayı okuyun.

VBR

Variable BitRate (Değişken Bitrate ). Hem ses hem de video için VBR kullanmak mümkündür (CBR = Constant BitRate'de olduğu gibi ). Filmin daha kaliteli bölgeleri daha fazla bitrate alırlar.
VCD

Video CD, çoğu DVD oynatıcıda çalışır, tüm işletim sistemleri için yazılım tabanlı oynatıcılar mevcuttur. Video MPEG1 1150kbit/s ve ses MPEG1 audio layer 2 224kbit/s'dir.

VKI

Variable Keyframe Interval. Bu kısaca keyframelerin DivX videolarda olduğu gibi periyodik olarak değil de gerekli olduklarında yerleştirildikleri sistemdir. VKI'nin iki türü vardı: Birincisi dönüştürücü sıkıştırılmış frame'i analiz eder, orijinal olanıyla karşılaştırır ve ona göre tekrar sıkıştırma yapar. Bu yöntem sadece belli bir programla mümkündür: M4C. AviUtl için bir plug-in de mevcuttur (Devamı AviUtl rehberinde ). Ayrıca aralık ayarını fazla ayarlarsanız çok fazla keyframe elde edebilirsiniz. Bir de ikinci yöntem vardır, bu yöntem kısaca sahne değişikliklerinde keyframe girişi yapmaktır. Bunu yapmak için program filmdeki değişik sahneleri anlar ve ona göre her değişikliğin ilk frame'ini keyframe yapar. Bu ya mpeg2aviAr'ı kullanarak (AviRevolution 2.1'nin bir parçası ), m4c yada DivX VKI codecini yüklemek ile başarılabilir. Sonuncuyu yüklerseniz program ile ilgili endişelenmenize gerek kalmaz... DivX yaratabilen her program bu codecle uyumlu olacaktır. VKI, doğru kullanıldığında (birinci yöntem için ), size kaliteyi yükseltmede ve keyfame sayısını düşürmede yardımcı olabilir

VM2

VKI + MM4 + VBR MP3'nın kısaltması...

VOB ID

VOB IDler değişik cellleri bir PGC de gruplamak için kullanılır.

VOB Files
Tüm DVD filmler VOB dosyalarında bulunurlar. Vob dosyaları genellikle Dolby Digital Audio ve MPEG2 video içerirler. Vob dosyaları şöyle adlandırılırlar: vts_XX_y.vob buradaki XX title'ı Y ise title'ın parçasının adıdır. Bir DVD'de en fazla 99 title ve 10 part olabilir, yinede VTS_XX_0.VOB hiçbir zaman video içermez, genellikle menüyü ve dolaşımsal bilgiyi içerir. Filmi oynatıp oynatıcıdaki ekran veya DVD programına bakarak hangisinin gerçek dosya oluğunu bulabilirsiniz.

VTS

VTS'nin açılımı Video Title Set'dir ve ve ardışık olarak isimlendirilmiş VOB dosyalarının başında bulunur. Örneğin VTS2 = VTS_02_0.VOB, VTS_02_1.VOB, VTS_02_2.VOB, vb, VTS_02_0.IFO ve VTS_02_0.BUP. VTS ler belli şeyleri gruplamak için kullanılırlar. Örneğin bir VTS ana film için (bazen logo vb. ), diğer VTS ise ekstralar için kullanılır.

Windows Media
Microsoft'un sahip olduğu video ve ses teknolojilerine verilen addır. Tabanı Windows Media Player in oynatabileceği birkaç codec üzerine kuruludur. WindowsMedia mimarisinin 3 versiyonu bulunmaktadır: versiyon 7, 8 ve 9. Bu codecler sıralı olarak o oynatıcılar tarafından desteklenirler (Windows Media Player 7, Windows Media Player 8 WMV8'i destekler, ve Windows Media Player 9 WMV9'u ), ama bu formatların Media Player dışında oynatılması için gereken codecleri Microsoft.com'dan indirebilirsiniz.

XCD

eXtended CD yeni çıkacak olan bir CD formatıdır ve CDlerinizin mode2 form 2 modunda yazılmasını sağlayacaktır. Bu kısaca CD'deki hata düzeltmesinin kaldırılacağı anlamına gelmektedir. XCD 700 MB'lık bir CD'ye 800 MB'lık data konulmasını sağlayacaktır. Ama hata düzeltme olmayacağı için bu diskler çiziklere karşı daha dayanıksız olacaktır, bu nedenle kendi içinde hata düzeltme olan OGM gibi bir programın kullanılması önerilir. Daha fazla bilgi için XCD rehberine bakın.

XviD

XviD bir kelime oyunudur, tersten okursanız tanıdık bir şeyle karşılaşabilirsiniz. XviD bir open source MPEG-4 codecidir ki kimilerine göre DivX'den daha iyi kalite verir

İnternet Bilgileri
 
Modem, Bağlantı Hızı Nedir?
 

Modem, İngilizce'de modulator/demodulator sözcüklerinin kısaltmasıdır. Yani PC'mizden gelen dijital (0 ve 1'lerden oluşan) verileri telefon hatlarından iletilebilecek sinyallere, telefon hatlarından sinyal şeklinde gelen verileri de PC'mizin anlayabileceği dijital formata dönüştüren cihazdır. Modemler zaman içindeki gelişimlerinde çeşitli iletişim standartlarını desteklemişlerdir, bu sayede günümüzde standart telefon hatlarına bağlayıp kullanabileceğimiz modemler saniyede 56 Kilobit (56K) veri iletme hızına, ses desteğine, faks özelliklerine sahip olmuşlardır.
Günümüzde standart telefon hatları en iyi koşullarda yaklaşık 53 Kilobit'in üzerinde veri iletemiyor. Bu yüzden hız açısından çevirmeli (dial-up) yani telefon numarası aranarak bağlanılan modemlerin maksimum kapasiteye ulaştığı düşünülüyor.

ISDN Nedir?
 
ISDN İngilizce Integrated Services Digital Network teriminin kısaltmasıdır. Ses, görüntü ve veriyi normal telefon hatlarının üzerinden göndermek için programlanmış uluslararası bir iletişim standardıdır. ISDN standardı telefon hatları üzerinden 64 Kbps (saniyede 64,000 bit) veri transfer hızını destekler. Evinize bir ISDN hat çektirdiğinizde iki hattınız olur. Bir hattı ses, diğerini veri transferi için kullanabilirsiniz. Veya, bu iki hattı birleştirip 128 Kbps veri transfer hızına erişebilirsiniz
ISDN'in orijinal standardına ek olarak geliştirilen B-ISDN standardı geniş bant veri transferine imkan sağlamaktadır. B-ISDN 1.5 Mbps veri transfer hızına kadar çıkabilir ancak fiber optik kablolar kullanılması gerektiği için pek yaygın değildir.
IP Adresi Nedir?
 

Internet'te her bilgisayarın bir IP (Internet Protokol) adresi vardır. Tipik bir IP adresi, noktalarla ayrılan dört rakamdan oluşur; örneğin, 212.156.4.20. Bir bilgisayarın IP adresi varsa, Internet üzerindeki tüm bilgisayarlar bu adresi kolayca bulur. Yani bir sitenin IP adresini biliyorsanız, Web tarayıcınıza bu adresi yazarak da bağlanabilirsiniz. Ancak bu rakamları akılda tutmak zor olduğundan her bir IP adresine karşılık gelen alan adları verilmiştir. Çoğu Internet Servis Sağlayıcılarda bulunan özel sunucu bilgisayarlardan (Alan Adı Sunucuları - Domain Name Server- DNS) oluşan bir ağ, hangi alan adının hangi IP adresine karşılık geldiği bilgisini tutar ve kullanıcıları doğru adreslere yönlendirir. Internet'te trafiğin işlemesi bu IP adreslerine bağlıdır. Böylece hiçbir karışıklık olmaz.
Siz de Internet'e bağlandığınızda bilgisayarınıza bir IP adresi atanıyor. Ancak çoğu kullanıcının IP adresi dinamiktir, yani servis sağlayıcınızda o an boş bulunan bir IP adresi atanır. Bu yüzden her bağlantıda IP adresinizin son numarası değişir. Kendi IP adresinizi, Internet'e bağlıyken Windows'ta Başlat*Çalıştır satırına winipcfg yazıp Enter tuşuna basarak öğrenebilirsiniz.

Bazı IP adresleri sabittir (static IP), yani IP adresleri hiç değişmez. Bir Web sitesinin adresi her yazıldığında bulunabilmesi için IP adresinin sabit olması gerekir.

Internet Nedir?
 

Internet nedir, sahibi kimdir? Hemen gülümsemeyin, bu soruyu soran çok kişi var. Ve çok haklılar: Kimdir bu Internet'in sahibi; Internet servis sağlayıcılar mı, telekomünikasyon şirketleri mi, devlet mi? Aslında Internet'in sahibi yok. Hemen anlatalım: Internet, tüm dünyaya yayılmış, birbirleri ile bağlantılı, yani birbirleri ile "konuşabilen" yüz binlerce bilgisayardan oluşan bir ağdır. Zaten "Internet" sözcüğü, İngilizce'de "uluslararası ağ" anlamına gelen "international network" sözcüklerinin birleştirilmesinden oluşmuştur. Bu uluslararası ağın çekirdeğinde birbirine yüksek hızlı bağlantılarla bağlı, sürekli çalışır haldeki bilgisayarlar (sunucular) vardır. Gerek telekomünikasyondan sorumlu devlet kuruluşları, gerek özel şirketler çeşitli ülkelerde bu bağlantıyı sağlayan ana omurgaları (backbone), yani ana iletişim hatlarını kurarlar. Bu omurgalardan Internet servis sağlayıcılara, şirketlere, üniversitelere ve daha önemlisi diğer ülkelerdeki omurgalara bağlantılar yapılmıştır. Bunların kendi aralarında da pek çok bağlantı vardır ve böylece çok bağlantılı bir "ağ" oluşmuştur.

Bunlar rasgele bağlantılar değildir; Internet ile ilgili bir hizmet vermek - Internet trafiğini yönetmek, Web sayfaları sunmak, evlerdeki ve şirketlerdeki kişilerin telefon hatları veya diğer özel hatlar aracılığıyla bu sunuculara bağlanmasını sağlamak, e-posta hizmetleri vermek vb. - amaçlı kurulmuş bağlantılardır. Örneğin evimizden modemimizle Internet servis sağlayıcımızın numarasını çevirip Internet'e bağlandığımızda, bizim PC'miz de Internet'in bir parçası olur. Olur ya, bu bilgisayarlardan bazıları - hatta en önemli olanları - devre dışı kaldığında bile Internet yok olmaz, çünkü bu iç içe geçmiş ağ yapısı sayesinde Internet üzerinde ulaşmak istediğimiz başka bilgisayarlara farklı Internet sunucuları üzerinden ulaşabiliriz. Bu trafiği de, biz farkında olmadan Internet servis sağlayıcılardaki ve telekomünikasyon şirketlerindeki sunucu bilgisayarlarda yüklü özel yazılımlar yönetir. Internet altyapılarının sahibi elbette vardır ama böyle kolektif ve tüm dünyaya yayılmış, bizi hedefimize pek çok farklı yoldan ulaştırabilecek, kendi PC'mizin de bizzat bir parçası olduğu bir sistemin sahibi şudur demek pek kolay değil.

ADSL Nedir?
 
ADSL, İngilizce Asymmetric Digital Subscriber Line teriminin kısaltmasıdır. Standart bakır telefon telleri üzerinden daha fazla veriyi transfer edilmesine imkan vermek için geliştirilmiştir. ADSL, veri alırken 1.5 ile 9 Mbps arasında veri transfer kapasitesine sahiptir. Veri gönderme kapasitesi ise 16 ile 640 Kbps arasındadır.
Internet Adreslerinde Görülen Kısaltmalar Ne Anlama Gelir?
 

Internet'e bağlı kuruluşlar değişik gruplara ayrılabilir ve bir kuruluşun domain adresi, o kuruluş hangi gruba dahilse ilgili kısaltmayı bazı istisnalar dışında mutlaka içerir. Ayrıca, ülkelerin 2 harfli tanitim kodları da (Amerika Birlesik Devletleri ve Kanada çıkışlı adreslerin çoğu ve geniş bir kitleye servis sunan bazı birimler dışında) adresin sonuna eklenir. Internet adresi, eğer özel amaçlı bir servise (ftp, gopher, www gibi) aitse, genellikle, bu durum, adresin başında kullanılan bir kısaltmayla verilir. Asağıdaki liste, adreslerde kullanılan bazı kısaltmaları ve ne anlama geldiklerini göstermektedir:

gov : Hükümet kuruluşları
edu : Eğitim kurumları (üniversiteler gibi)
org : Ticari olmayan, kar amacı gütmeyen kuruluşlar
com : Ticari kuruluşlar
mil : Askeri kuruluşlar
net : Servis Sunucuları (Internet Servis Sağlayıcıları gibi)
ac : Akademik kuruluşlar (bazı ülkelerde edu yerine kullanılmaktadır)
int : uluslararası organizasyonlar, kuruluşlar
ftp : FTP Arşiv Sitesi (ön ek)
www : World Wide Web Sitesi (bazen web de kullanılır) -ön ek-

Bazı ülke kısaltmaları : tr:Türkiye, jp:Japonya, uk:Ingiltere, it:İtalya, ch:Isviçre, ca:Kanada, ru:Rusya, id:Endonezya, nl:Hollanda, de:Almanya, fr:Fransa, il:İsrail, no:Norveç, se:İsveç, fi:Finlandiya, gr:Yunanistan, hr:Hırvatistan, yu:Yeni Yugoslavya, br:Brezilya, bg:Bulgaristan

TCP/IP nedir?
 

Bilgi Ağı" üzerindeki bilgi iletimi ve paylaşımı bazı kurallar dahilinde yapılmaktadır. Bu kurallara kısaca "internet protokolleri", ya da TCP/IP protokoller ailesi denir. TCP/IP (Transmission Control Protocol/Internet Protocol), bilgisayarlar ile veri iletme/alma birimleri arasında organizasyonu sağlayan, böylece bir yerden diğerine veri iletişimini olanaklı kılan pek çok veri iletişim protokolüne verilen genel addır. Bir başka değişle, TCP/IP protokolleri bilgisayarlar arası veri iletişiminin kurallarını koyar.

Bu protokollere örnek olarak, dosya alma/gönderme protokolü (FTP, File Transfer Protocol), Elektronik posta iletişim protokolü (SMTP Simple Mail Transfer Protocol), TELNET protokolü (Internet üzerindeki başka bir bilgisayarda etkileşimli çalışma için geliştirilen *login* protokolü) verilebilir. Adını sıkça duyduğumuz WWW ortamında birbirine link objelerin iletilmesini sağlayan protokol ise Hyper Text Transfer Protocol (HTTP) olarak adlandırılmaktadır. TCP/IP protokolü aynı zamanda, diğer iletişim ağlarında da kullanilabilir. Özellikle pek çok farklı tipte bilgisayarı veya iş istasyonlarını birbirine bağlayan yerel ağlarda (LAN) kullanımı yaygındır.

Mobil Teknolojiler
 
SMS Nedir?
 
SMS (Short Message Service), mobil telefonlar aracılığıyla düz metinden oluşan kısa mesajların gönderilip alınabilmesi özelliğidir. Mesaj metni harfler, rakamlar ve alfanümerik karakterler içerebilir. Kısa mesajlar maksimum 160 karakter uzunluğunda olabilir. Gelişmiş mesajlaşma olarak adlandırılan EMS teknolojisi ile de 640 karaktere kadar mesaj gönderebilmek mümkün.
WAP Nedir?
 
WAP (Wireless Application Protocol) kablosuz iletişim için geliştirilmiş, lisansa bağlı olmaksızın kullanılabilecek, cihazlar arasındaki eş güdümü sağlamak üzere geliştirilen bir standarttır. Bu protokol sayesinde, ileri telekomunikasyon servisleri yaratmak ve cep telefonlarından internet sayfalarına ulaşmak mümkündür. WAP protokolü bir endüstri standardı olarak üreticilerin büyük çoğunluğu tarafından desteklenmektedir
GPRS Nedir ?
 
GPRS, GSM ve TDMA ağları için geliştirilmiş olan paket temelli veri taşıyıcı bir servistir. GPRS yüksek hızlarda (Saniyede 115 kilobit) kablosuz internet ve diğer veri iletişimine olanak sağlar. GPRS teknolojisi, kullanıcıya yüksek hızlı bir erişimin yanı sıra, bağlantı süresine göre değil gerçekleştirilen veri alışveriş miktarına göre ücretlendirilen ucuz iletişim olanağı da sağlar. Bu yönüyle GPRS, "sürekli bağlantı halinde" olma imkanının gerçekleşmesi yolunda atılmış çok önemli bir adımdır.
MMS Nedir?
 
Multimedya mesaj yani MMS teknolojisi sayesinde metnin içerisine resim, müzik ve video dosyaları eklemek mümkün. MMS'in SMS (kısa mesaj) teknolojisine göre en belirgin ve ilgi çekici farkı metinle sınırlı kalmaması. MMS'le dijital kameralardan çekilen veya herhangi bir yolla telefona aktarılan resimler, aynı kalitede gönderilebiliyor. Bunun yanı sıra MMS mesajlara ses ve video eklenebilmesi de mümkün. MMS uyumlu telefonlar multimedya mesajlara ulaşmanın tek yolu değil. Kullanıcılar kendilerine gönderilen MMS mesajlarını internet üzerinden görebiliyor. Örneğin arkadaşınıza o gün katıldığınız geziden çektiğiniz resimleri anında gönderdiniz. Telefonu MMS uyumlu değilse, işte bu noktada MMS - C devreye giriyor ve arkadaşınıza normal bir SMS atarak uyarıda bulunuyor. Ve gönderdiğiniz içeriğe ulaşacağınız internet adresini veriyor.
Bilişim Suçları
 
Bilişim Suçu Tanımı
 

Bilişim Suçlarıyla ilgili olarak karşımıza bir çok tanım çıkmaktadır; Bilgisayar suçları, dijital suçlar, internet suçları, siber suçlar, ileri teknoloji suçları v.b.Tüm bunlar ayrı bir tanım olmakla beraber bilişim suçları terimi kullanıldığında bahsedilen bu teknolojileri kullanarak işlenen tüm suçları kapsamaktadır.

Bilişim Kelime anlamı olarak; insanların teknik,ekonomik ve toplumsal alanlardaki iletişiminde kullandığı ve bilimin dayanağı olan bilginin,özellikle elektronik makineler aracılığıyla düzenli ve akılcı bir şekilde işlenmesi olarak kabul edilmektedir.

Bilişim Suçları Halk deyimi ile; Bilgisayar Suçları” olarak tanımlanabildiği gibi “İletişim Suçları” , “Internet Suçları” , “Dijital Suçlar” , “Teknolojik Suçlar” , gibi tanımlamalar da yapılmaktadır.

Bilişim Suçlarını Avrupa da ki ilk tanımı ise şu şekilde; AET Uzmanlar Komisyonu’nun [8]Mayıs 1983 yılında Paris Toplantısında yaptığı tanımlamaya göre; “Bilgileri otomatik işleme tabi tutan veya verilerin nakline yarayan bir sistemde gayri kanun, gayri ahlakî ve yetki dışı gerçekleştirilen her türlü davranıştır.” denmektedir.

Genel manada bilişim suçları tanımı ise;Her türlü teknoloji kullanılarak,kanuni olmayan yollarla kişisel ya da kurumsal bilgisayarlarda,sistemler üzerinde zarar verici etki bırakmaktır.Bilişim teknolojilerinde suç meydana gelebilmesi için mutlaka teknoloji kullanılmalıdır.Bu teknoloji bilgisayar,kredi kartı,telefon,poss makinesi,elektronik bir cihaz olarak düşünülebilir.

Bilişim Suçlarının Hukuki tanımı ve TCK daki yeri; Bilgileri otomatik bir sisteme tabi olan bilgisayar ,bilgisayar programları ile iletişim teknolojilerinin verilerini hukuka aykırı bir biçimde ele geçiren, ele geçirerek değiştiren, yok eden, erişilmez kılan böylece bir başkasının zarara uğratılmasının sağlanması veya kendisine ve başkasına maddi bir çıkar sağlanması Bilişim Suçunu oluşturmaktadır..5237 sayılı Türk ceza kanununda ayrı bir başlık halinde düzenlenen bilişim suçları kanunun 243, 244 ve 245. maddeleri ile tanımlanmaktadır.

Av.Salih Cora
Bilisimhukuku.org

Bilişim Suçlarının Türleri Nelerdir?
 

Bilişim suçlarının çok çeşitli tanımları vardır .Bunlardan, Avrupa Birliği Uzmanlar Komisyonu’nun Mayıs 1983’deki Paris Toplantısı’nda ‘bilgileri otomatik işleme tabi tutan veya verilerin nakline yarayan bir sistemde gayri kanuni, gayri ahlaki veya yetki dışı gerçekleştirilen her türlü davranış’ olarak tanımlanmıştır. Özünde bilişim suçları terimi, teknolojileri kullanarak işlenen bir suç unsurudur.
Bilişim Suçlarının Türlerini belirlemekte sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilişimle ilgili suç türlerini çok değişik şekillerde ortaya koymak mümkündür. Ancak , konuyu makul bir seviyede ele alarak, en çok görülen ve en ağır nitelikli olan suç türlerinin ele alınmasında yarar vardır.
Suçun işlenmesindeki esas konuyu suçlar arasındaki farklar oluşturur.Bir hedefe ulaşabilmek için türlü yollar kullanılabilir,bunun ötesinde asıl amaç hedeftir. Yani suçun türleri arasındaki farkı oluşturan esas etken suçun işlenmesindeki amaçtır. Bu haliyle Suçların türleri TCK da suç teşkil edecek tüm suçları kapsaya bilmekte veya bu suçlara zemin hazırlamaktadır. Suç çeşitleri ayrımında, 11.06.1999 tarihinde Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği tarafından hazırlanan “Bilişim Suçları” raporuna göre ; suç çeşitleri altıya ayrılmaktadır.Bunlardan birincisi “Bilgisayar Sistemlerine ve Servislerine Yetkisiz Erişim ve Dinleme” olarak tanımlanır.İkinci olarak tanımlanan bilişim suçu “Bilgisayar Sabotajı” dır.Bir diğer suç kavramı “Bilgisayar Yoluyla Dolandırıcılık” olarak kabul görür.Başka bir siber suç ise “Bilgisayar Yoluyla Sahtecilik” kavramıdır.Beşinci suç türü ise “Kanunla Korunmuş Bir Yazılımın İzinsiz Kullanımı” şeklindedir.Son olarak tanımlanan bilişim suçu ise “Diğer Suçlar” başlığı altında Yasadışı Yayınlar,Pornografik Yayınlar (Büyük ve Çocuk Pornografisi),Hakaret ve Sövme olarak değerlendirilir.

Bu suç türlerini teker teker açıklayacak olursak;

1)Bilgisayar Sistemlerine ve Servislerine Yetkisi Erişim ve Dinleme
“Erişim” sistemin bir kısmına,bütününe,bilgisayar ağı veya içerdiği verilere,
programlara; yine programlar,casus yazılımlar veya virüsler vb. ile ulaşma anlamındadır.Günümüzde özel hayatın gizliliğinin korunması için kanunlarda gerekli müeyyideler konulması ile birlikte dinlemeler ,erişimler ,izinsiz özel ve şirket bilgisayarlarına ve sistemlerine girmek suç olarak kabul edilmiştir..
Günümüzde telefon dinlemeleri veya kişilerin özel mülklerine girmek nasıl savcı izni olmadan mümkün olmamakta ise yine kişiler veya kurumlar arası haberleşmenin bilgisayar üzerinden dinlenmesi veya izinsiz bilgilerin alınması da kişi özel mülkü ya da kişilerin şahsiyetlerine taciz olarak kabul edilmektedir ve suç oluşturmaktadır.
Ülkemizde bu konuda TCK’nın (Türk Ceza Kanunu) 243. maddenin 1. ve 2. fıkrasında açıkça belirtilmiştir.

Bu bölümde incelenmesi gereken konulardan biri de casus yazılımlardır.Bu yazılımlar
hukuki olarak suç sayılmamaktadır,fakat bu konuda tartışmaya açık bir kavram olduğu da bir gerçektir.

 

-Casus Yazılımlar Ve Etkileri
Casus yazılımlar bir bilgisayara kurulduktan sonra bilgisayarınıza girdikten sonra
bilgisayarınızda farklı etkiler bırakarak,ya da bilgisayarınız içerisinde deyim yerindeyse casusluk yaparak rahatsız eden yazılımlar olarak ifade edilir.
Casus yazılımların belli başlı amaçları; eriştiği ya da kurulduğu bilgisayarlardaki verileri,gezilen siteleri,bilgisayar içeriğindeki bilgilerin işe yarayan kısımlarını belli bir hedefe(doğrudan merkeze) göndermesine ya da bilgisayardan istenmeyen reklamların çıkmasına,internetten reklam indirmesine yol açmaktadır.
Tartışmaya açık olarak bu tür yazılımlar Kanunen suç sayılmamaktadır. Bu yazılımları, yine bu yazılımların lisans anlaşmasıyla kullanılmasını kabul ederek yüklediğinizden , bu tür yazılımları kanuni olarak gösterilmektedir.

2)Bilgisayar Sabotajı
Bu suç türü iki şekilde karşımıza çıkmaktadır.
1. Bilgisayar teknolojisi kullanarak sistemine sızılan bilgisayardaki bilgilerin
silinmesi, yok edilmesi ve değiştirilmesi.
2. Hedef alınan sisteme uzaktan erişerek değil de bilakis fiziksel zarar vererek yada sistem başında bulunarak bilgisayardaki bilgileri silmek,yok etmek veya değiştirerek zarar verilmesi.Burda önemli olan mala verilen zarardan ziyade içindeki bilgilere verilen zarar önem arzeder.
Yetkisiz erişimin aktif sahası olarak da nitelendirilen “Bilgisayar Sabotajı”,yalnız sisteme erişimle kalmamakla birlikte,eriştiği sistem (bilgisayar)‘ın içerdiği bilgileri silme veya değiştirme olarak ifade edilir.
Bir bilgisayara veyahut sisteme yetkisiz erişim sağlayanlar; sadece eriştiği bilgileri incelemekle,kopyalamakla kalmıyor, bu bilgileri değiştirebiliyor, silebiliyor ya da bu bilgileri kanun dışı kullanmak isteyenlere satabiliyor.
Türkiye’de “Bilgisayar Sabotajı” TCK(Türk Ceza Kanunu)’nun 243/ 3 ile 244/1 ve 2 maddelerine göre suçtur.
Virüsler,Wormlar ve Zombiler kötü amaçlı olarak yazılmış kodlardır.
Bu tür kötü amaçlı yazılmış kodlar,başkalarına zarar vermediği sürece suç sayılmamaktadır.Fakat bu tür kodlar; kişi ya da kurumlara intikal eder ve zarar verirse suç teşkil etmeye başlar. Yoksa sırf kod yazımı saikten öte bir anlam ifade etmemelidir.
Türkiye’de kötü amaçlı kodları yazma bunu yaymaya ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.Bu nedenle Kötü amaçlı kodlarla bilgisayarlara zarar verme, doktrinde genellikle “sistem ve unsurlarına yönelik nas-i ızrar suçu” olarak adlandırılmaktadır, oysa sabotaj konusunda belirttiğimiz TCK maddelerine bu bölümü de dahil etmek daha uygun olacaktır.

3)Bilgisayar Yoluyla Dolandırıcılık
Dolandırıcılık genel bağlamda “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamaya” denmektedir.Bilişim kavramı olarak “Dolandırıcılık” bilgisayar veya iletişim araçlarıyla kişileri şaşırtma,aldatma,kandırma olarak tarif edilebilir.
Bilgisayar Yoluyla Dolandırıcılık suçu;
Kredi kartlarının bir benzerinin yardımcı programlarla oluşturulması yoluyla
Yetkisiz ve izinsiz erişilen bilgilerin kopyasını olmak şeklinde
Finans bilgilerinin tutulduğu programlarla yapılan değişiklik ile istenilen kişinin hesabına istenildiği kadar para aktarmak suretiyle
Kişiler arasında mali alışverişi olan kişilerin adına mail vs. Şeklinde iletişim kurarak;
kişileri kandırarak , işlenmektedir.

Ülkemizde bu tür suçlar TCK(Türk Ceza Kanunu)’da 158.maddenin (1). fıkrasının (f) bendinde,244.maddenin (3).fıkrasında ve 245.maddesinin (1). Fıkrasında hüküm altına alınmıştır.

4)Bilgisayar Yoluyla Sahtecilik
Klasik olarak tabir edildiğinde ,Bir şeyin aslına benzetilerek yapılan düzmece olarak tarif edilebilmektedir.Bazen ileri teknoloji ürünü cihazlar kullanılarak,bazen de çok basit web programcılığı ( Fakemail,Phishing) yöntemiyle sahtecilik yapılmaktadır. Günümüzde başkalarının adına e-mail göndererek,ticari ve özel ilişkileri zedelenmesini sağlamak,başkalarının adına web sitesi hazırlamak ve bu web sitesinin tanıtım amacıyla başkalarına e-mail ve mesaj göndererek (iletişim kurarak) ve bu mesajlarda da mağdur olan şahsın telefonlarını vererek,sahte para,sahte evrak,sahte bilet vb. basma yönetimiyle bu suç işlenmektedir.
Ülkemizde bu tür suçlara yönelik kanunlarda henüz net bir tanımlama yapılmamıştır.Fakat yeni TCK(Türk Ceza Kanunu)’nın 158. maddesinin f bendi uygulanılabilirliği sözkonusudur.


5) Kanunla Korunmuş Bir Yazılımın İzinsiz Kullanımı
“Kanunla Korunmuş Bir Yazılımın İzinsiz Kullanımı” yazılımların; yasadışı yöntemlerle kopyalanmasını,çoğaltılmasını,satılmasını,dağıtılmasının ve kullanılmasını ifade eder.
Ülkemizde 5846 no’lu Fikir ve Sanat Eseleri Kanunu (FSEK) lisanslı yazılımları satın alan kişiye bir adet kopyalama hakkı vermekte,daha fazla kopyanın yapılmasını,satılmasını,
yazılımın kiralanmasını yasaklamaktadır.
6)Yasadışı Yayınlar
Yasadışı olarak kabul edilen unsurların bilgisayar sistemleri,ağları,internet aracılığıyla yayınlanması ve dağıtılması olarak ifade edilir.Kanunun yasaklamış olduğu bu materyaller; web siteleri(sayfaları), elektronik postalar,haber grupları,forumlar,iletişim sağlayan her türlü araç,optik araçlar tarafından kayıt yapan tüm sistemler olarak kabul edilir.

Yasadışı yayınları üç gruba ayırmak mümkündür.Bunlardan birincisi,vatanın bölünmez bütünlüğüne aykırı olarak hazırlanmış terör içerikli internet siteleridir(sayfalarıdır).Bu tür siteleri hazırlayanların asıl amacı sansür konulmuş Anyasaya aykırı fikirlerini , interneti kullanarak yaymak ,bu sayede de kendilerine taraf toplayarak vatanın bütünlüğünü bozacak düşüncelerini ifade etmektir..
Yasadışı yayınların bir diğeri ise toplumun genel ahlakına,ar ve haya duygularına aykırı düşen yayınlardır.Bunlar pornografik görüntü veya yazılar şeklinde olmaktadır. Türkiye’de TCK (Türk Ceza Kanunu)’da 77,102,103 ve 104. maddeleriyle büyük ve çocuk pornografisi yasaklanmıştır.
İnternet aracılığıyla fiilen işlenen suçlardan üçüncüsü ise; bir kişiye,kuruma vb. karşı yapılan hakaret ve sövme suçudur.Bu suç türü internet üzerinden başkalarının adına uygun olmayan e-mailler göndererek kişi ya da kurumların itibarını zedelemek suretiyle olabilmektedir.Bir başka yol ise yine kişi ya da kurumların sahip oldukları adın,lakabın web üzerinden satın alınarak,kişi aleyhine yayında bulunmak suretiyle medyana gelebilmektedir.

 

Kısaca 6 Anabaşlık altında toplanan Bilişim Suçları Türlerinin bir çoğu yasalarımızda suç olarak düzenlenmiş ve bu sayede koruma altına alınmıştır. Lakin günümüz tekolojisinin hızlı ilerlemesi, internetin sürekli yaygınlaşması nedeniyle, bu gün suç türleri arasında sayılmayan yeni bir çok zarar amaçlı kullanımlar oluşacaktır. Yasalarımız teknolojik gelişmelerle aynı hızda ilerlemez ve yenilenmezse , bu tür fiilere karşı kanunlarımızda boşluk oluşacak, bu fiilleri işleyerek büyük zararlar doğuran şahıslara karşı hiçbir müeyyide uygulanamayacaktır. Bu halde Devlet yetkilileri, Hukukuçular ve Emniyet Mensupları sürekli yeni gelişmeleri takip ederek yasal boşlukların giderilmesi konusunda çalışma yapmalıdırlar ki ,İnternet yoluyla yapılan iletişim hizmetlerin en üst düzeyde güvenliği sağlanabilmiş olsun.
Güvenli iletişim imkanlarımızın devam edebilmesi için İnternet kullanıcıları olarak bizlerde, yukarıda belirtilen suç türleri içine giren, yasaya aykırı olduğunu bildiğimiz eylemleri ve bu eylemlerin uygulayıcılarını en kısa sürede emniyet birimlerine bildirmemiz gerekmektedir.Bu sayede bu tür suçların yaygınlaşmasına engel olunabilinecektir.

bilisimhukuku.org

Ülkemizde Karşılaşılan Bilişim Suçları
 

Teknoloji her geçen gün ilerlemekte, her geçen gün farklı suç türleri ortaya çıkmaktadır.Bu kapsamda değişime ve gelişime en açık olan suçu ise bilişim suçları oluşturmaktadır.Bu nedenle bu suç türünün de ayrı bir başlık altında incelenmesi gerekmektedir. Globalleşen dünyada yeni bir teknolojik gelişme bütün dünyaya yayılmaktadır. Bunun sonucunda da ülkemizde de gelişen teknolojiye bağlı olarak yeni bilişim şuçları ortaya çıkmaktadır.
Bilişim suçlarını oluşturan maddi vakıalara örnek olarak şunları verebiliriz.
• Başkalarının adına e-mail göndererek özellikle ticari ve özel ilişkileri zedeleme.
• Başkalarının adına web sayfası hazırlamak ve bu web sayfasının tanıtımı amacıyla başkalarına e-mail ve mesaj göndermek ve bu mesajlarda da mağdur olan şahsın telefon numaralarını vermek.
• Kişisel bilgisayarlar yada kurumsal bilgisayarlara yetkisiz erişim ile bilgilerin çalınması ve karşılığında tehdit ederek maddi menfaat sağlanması
• Şirketlere ait web sayfalarının alan adının izinsiz alınması ve bu alan adlarının karşılığında yüklü miktarlarda para talep etmek.
• Özellikle Pornografik içerikli CD kopyalamak ve satmak.
• Sahte evrak basmak

Suçların türünü yukarıda sayılmış olan maddi vakılar oluşturmaktadır. Suçu işleyebilmek için türlü yollar kullanılabilmekte,bunun ötesinde bu tür suçların işlenmesindeki asıl amaç eylemin sonucundaki menfaat olmaktadır.11.06.1999 tarihinde Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği tarafından hazırlanan “Bilişim Suçları” raporuna göre ; suç çeşitleri altıya ayrılmaktadır.Bunlardan birincisi “Bilgisayar Sistemlerine ve Servislerine Yetkisiz Erişim ve Dinleme” olarak tanımlanır.İkinci olarak tanımlanan bilişim suçu “Bilgisayar Sabotajı” dır.Bir diğer suç kavramı “Bilgisayar Yoluyla Dolandırıcılık” tır.Başka bir siber suç ise “Bilgisayar Yoluyla Sahtecilik” kavramıdır.Beşinci suç türü ise “Kanunla Korunmuş Bir Yazılımın İzinsiz Kullanımı” şeklindedir.Son olarak tanımlanan bilişim suçu ise “Diğer Suçlar” başlığı altında Yasadışı Yayınlar,Pornografik Yayınlar (Büyük ve Çocuk Pornografisi),Hakaret ve Sövme olarak değerlendirilmektedir. [Computer Sabotage , Unauthorizied Access,Computer Fraud ,Child-Adult Porn ] Buna benzer yine Internet ortamında işlenen suçlarla mücadele etmek maksadıyla, 23 Kasım 2001 tarihinde Budapeşte’de imzaya açılan,Avrupa Ülkeleri ile Kanada,Japonya,Güney Afrika ve ABD dahil 33 devlet tarafından imzalandığı halde henüz Avrupa Birliği ile flört eden Türkiye’nin imzalamamış olduğu; Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesine göre;bilgisayar veri ve sistemlerinin gizliliğine,bütünlüğüne ve kullanımına açık bulunmasına yönelik suçlar kapsamında hukuka ayıkırı erişim,yasa dışı müdahale,verilere müdahale,sistemlere müdahale,cihazın kötüye kullanımı fiilleri;bilgisayarla ilişkili suçlar çerçevesinde ise sahtecilik,dolandırıcılık,telif haklarının ve benzeri hakların ihlaline ilişkin fiiller ve içerikle ilişkili olarak çocuk pornografisine yönelik fiiller,cezalandırma konuları arasında sayılmış;bu hususlarda ulusal ve uluslar arası alanda gerekli etkin yaptırım ve işbirliğine ilişkin düzenlemeler belirtilmiştir.Avrupa devletlerinin bir çoğu (Almanya,İtalya,Finlandiya,Avusturya,Yunanistan,İsveç,Danimarka,Norveç ve Hollanda gibi) mevcut yasal hükümlere eklemeler yapmış;ABD,İngiltere ve İrlanda gibi Anglosakson sistemine dahil bazı devletler ise bu konularda özel düzenlemelere gitmişlerdir.

Türkiye’de son yıllarda bilgisayar kullanımının artması ve her sokak başında internet cafelerin kurulması sonucu sanal alemdeki suç oranları hızla artmaya başlamıştır. Hırsızlık, dolandırıcılık, soygun, terörizm, sabotaj ve kaçakçılık gibi pek çok suç dijital ortama taşınmıştır. Türkiye’de işlenen bilişim suçları her geçen yıla göre yüzde 100 e yakın bir artış göstermektedir.Bilgisayar kullanımının bu kadar artaması nitelikli suçların hızla artmasına sebep olmuştur.Türkiye’de Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) Bilgi İşlem Daire Başkanlığı Bilişim Suçları Araştırma Büro Amirliği bilişim suçlarının araşıtırılıp incelenmesinde ve bilişim şuçlarına verilen önemde etkin olmuştur. İstanbul, Ankara,İzmir, Adana,Konya, Bursa, Malatya,Diyarbakır bilişim şuçlarının en çok işlendiği iller olarak karşımıza çıkmaktadır.

Emniyet Genel Müdürlüğü, il emniyet müdürlüklerindeki verileri alarak, Türkiye’deki bilgisayar suçlarının haritasını çıkarmıştır.Takibi şikayete bağlı suçlar, Interpol aracılığıyla intikal eden suçlar ve polisin bizzat ilgilendiği suçlardan oluşmaktadır.1998 yılında Türkiye'de işlenen bilişim suç sayısı 5 iken, 1999'da bu sayı 15'e yükselmiş. 2000 yılında 80'i bulan suç dosyasının sayısı, 2001 yılına gelindiğinde 136'yı bulmuş. Her geçen yılda artış göstererek ilerlemiştir. Elde edilen sonuçlar, Türkiye’deki bilgisayar suçlarının, lisans haklarının ihlali, dolandırıcılık, sahtecilik, yasadışı yayınlar ve bilgisayar sabotajı şeklinde geliştiğini göstermektedir. Sanal alemdeki dolandırıcılık suçlarının büyük bir kısmı kredi kartları üzerinden yapılmaktadır. Değişik yöntemlerle ele geçirilen kredi kartı numaralarıyla bilgisayar üzerinden alışveriş yapılması en yaygın yöntem olmaktadır.Otomatik para çekme makineleri olarak bilinen ATM dolandırıcılığı ise kredi kartlarından sonra ikinci sırada yer almaktadır. Kredi kartlarının ATM cihazında sıkıştırılması, değişik hilelerle şifrelerin öğrenilmesi veya kartların hırsızlık yoluyla elde edilmesi suretiyle dolandırıcılık yapılmaktadır. Evrak, para, Milli Piyango bileti, kimlik kartları, sigorta poliçeleri, pasaportlar ve yazarkasa fişlerinin sahteleri sahtecilik suçları da bu kapsamda yapılmaktadır.
Lisans hakları ihlali içinde en yüksek oranı yüzde 82 ile filmlerin çoğaltılması oluşturmaktadır. Bilgisayar oyunları ve müzik CD’lerinin çoğaltılması da sanal alemin diğer lisans hakkı ihlalleridir.
Interpol verileri, yasadışı yayın suçları arasında ilk sıranın yüzde 40’la çocuk pornografisine ait olduğunu göstermektedir. Genel anlamdaki pornografik yayınların oranı da yüzde 25. Bunlar, daha çok internet kafe gibi ortamlarda pornografik içeriklerin gösterimi ve CD’lerinin satışından oluşmaktadır. Terör içerikli web sayfaları hazırlanması suretiyle işlenen suçların oranı ise yüzde 30. Şikayete bağlı suçlardan kişilik haklarına saldırı ve hakaret ise yüzde 5 oranında işlenmektedir.


Türkiye’de Emniyet Teşkilatı'nda bilişim ile ilgili temel, 1982 yılında Bilgi İşlem Daire Başkanlığının kurulmasıyla atıldı. 1997 yılında ise Bilişim Suçları Bürosu kuruldu. 2001 yılında bu büronun adı İnternet ve Bilişim Suçları Şube Müdürlüğü olarak değiştirildi. Bu birimin dışında da diğer daire başkanlıkları altında Bilgi İşlem Şube müdürlükleri kuruldu. Bu daireler kendi görev alanlarına giren konularda bilişim suçları ile mücadele etmektedir. Ayrıca merkez teşkilatı içinde bir Bilgisayar Suçları ve Bilgi Güvenliği Kurulu ve Üst Kurul oluşturulmuştur.2001 yılında Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Başkanlığı ile Birleşmiş Milletler tarafından ortaklaşa kurulan TADOC (Turkish Academy Against Drug and Organised Crime) bünyesinde de Bilişim Suçları Araştırma Merkezi oluşturulmuştur. Bu merkez faaliyetlerini daha çok bu suçlar ile mücadelede, ilgili birimlere yön göstermek amacıyla akademik destek niteliğinde çalışmalar yapmaktadır. Bu merkezi yapılanmanın yanında büyük illerde de bilgi işlem büroları kurulmuş ve bu alanda karşılaşılan sorunlar ile ciddi anlamda mücadele etmeye başlanmıştır.


Türkiye’de genel olarak, ülkemizde bilişim suçları denince akla iki olay gelmektedir: Kredi kartları ve pornografik CD'ler başta olmak üzere telif haklarının konusunu teşkil eden korsan CD'ler.

Bilişim suçlarına ilişkin olarak yapılan üçlü sınıflandırma gözönüne alınırsa bilgisayar aracılığıyla işlenen suçların ülkemizde daha yaygın olduğu görülmektedir. Ancak bilgisayar sistemleri aracılığıyla işlenen suçların birçoğu takibe bağlı suçlardan olduğu için mağdurların şikayeti olmadan resen ele alınmamaktadır. Örneğin elektronik posta yoluyla yapılan bir tehditte, tehdit edilen kişi veya kurum bunu polise bildirmezse polisin bu olaydan haberdar olması ve işlem yapması mümkün olmamaktadır.


Riptech'in yayınladığı rapora göre, siber saldırılar en fazla ABD'de olurken, Türkiye 6. sırada yer almaktadır.


Türkiye’de işlenen bilişim suçlarına ait oransal veriler ise şu şekildedir.

 

Lisans hakları ihlallerinin yüzdesi

% 4 müzik
% 14 oyun
% 82 film

 


Av.Tunay İLKKILIÇ
bilisimhukuku.org

Bilişim Suçlarında Görevli Mahkeme
 

Türk Ceza Yasasının 243,244,245. maddelerinde düzenlenen Bilişim Suçları ile ilgili fiilleri işleyen kişi,kişiler ,kurum ve kuruluşlar hakkında koğuşturma Cumhuriyet Savcılıkları kanalı ile resen takibi yapılacak suçlardandır.Bu suçlar şahsi dava yada takibi şikayete bağlı olarak tanzim edilen suçlardan değildir.Keza Yeni Ceza Usul Yasası Şahsi Dava ayrımını kabul etmemiştir.Dolayısı ile Cumhuriyet Savcısı Bilişim Suçlarından Her hangi birisinin ,Ceza Usul Yasasının 160.Maddesi delaleti ile ihbar veya bir başka surette fiilin işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez gerekli araştırma,koğuşturma ve delilendirme işleminin ardından yine aynı yasanın 170 maddesi gereğince Kamu Davasını açacaktır.

BİLİŞİM SUÇLARINDA GÖREVLİ MAHKEME

1 Haziran 2005 tarihinde yürürüğe giren 5237 sayılı Yeni Türk Ceza Yasasında 243 -246. maddeleri arasında düzenlenen Bilişim Suçlarına bakmakla görevli mahkeme kanunun metninde tayin edilmemiştir.Dolayısı ile bu konuda Ceza Hukukunun yargılamaya ilişkin genel görevle ilgili kuralları uygulama alanı bulacaktır.Buna göre;
Sulh Ceza ve Ağır Ceza Mahkemelerinin görevleri dışında kalan,özel yasasında Asliye Ceza Mahkemesince görülüp karara bağlanacağı açıklanan veya özel yasasında hangi mahkemede görülüp karara bağlanacağı açıklanmamış olmakla birlikte Sulh ve Ağır Ceza Mahkemesinin görevi içinde bulunmayan bütün ceza davalarına bakmakla görevli olan Asliye Ceza Mahkemeleri, BİLİŞİM SUÇLARINA bakmakla da görevli mahkemeler olacaktır.
Yeni Türk Ceza Yasasının Bilişim Suçlarıile ilgili düzenlemeleri incelendiği vakit görev alanları Kanunla belirtilmiş olan Sulh Ceza Mahkemeleri ile yine görev alanları yasa ile belirlenmiş olan Ağır Ceza Mahkemelerinin görev tanımı ile ilgili bir ilişkilendirme yapılmadığı,suçun hangi mahkeme tarafından bakılacağının belirtilmediği görülecektir.Dolayısı ile yukarıda da arz edildiği üzere görev alanları belirtilmemiş bu suçlara ait yargılamaya genel görevli mahkeme olan ASLİYE CEZA MAHKEMELERİ tarafından bakılacaktır.Nitekim uygulamada bu şekilde davalar görülmekle birlikte yargılamaya ilişkin görev yönünden uyşmazlık çıkmamaktadır.

BİLİŞİM ŞUÇLARINDA YER YÖNÜNDEN YETKİLİ MAHKEME;

Bilişim Suçlarında yer yönünden yetkili mahkemenin tayininde Ceza Usul Kanunun 12.maddesinin 1.ve 2.fıkraları uygulama alanı bulacaktır.

CMUK-12 MADDE:

1-Davaya bakmak yetkisi Suçun işlendiği yer mahkemesine aittir.
2-Teşebbüste son icra hareketinin yapıldığı,kesintisiz suçlarda kesintinin yapıldığı yer mahkemesi yetkilidir.

Seçimlik hareketli fiiller ile işlenebilen Bilişim Suçları teşebbüse de müsait suçlardır.Dolayısı ile Yer yönünden yetkili mahkemeninin tayininde CMK 12 maddenin 1-2. fıkralarının işlerliği
Farklı olabilecektir.

A-243/1-Bilişim Sisteminin Bütününe veya bir kısmına hukuka aykırı olarak girme veya orada kalma
Yeni Türk Ceza Kanunun 243/1. maddesine yönelik suçun işlenmiş olduğu her durumda yer yönünen yetkili mahkeme genel kural gereği şuçun işlendiği yer Mahkemesi yani ‘’Bilgileri otomatik işleme tabi tutulmuş sistemin tamamına yada bir kısmına hukuka aykırı olarak girme ’’şeklinde gerçekleşen fiilin işlendiği yer mahkemesi olan Asliye Ceza Mahkemesi olacaktır.

243/1 fıkrada belirtilen seçimik hareketli suçun diğer bir işlenme şekli olan bilişim sistemine girmenin yanında orada kalma şeklinde de işlenebilmesi halidir.Yani sisiteme yasa dışı girmek suçu oluşturuken sistemde yasa dışı kalmakta suçun oluşumunu sağlayacaktır.Kalmak fiili ise Ceza hukukunda eylem olarak ,devam eden eden, süreklilik(kesintisiz) arz eden hareket gruplarındandır.Dolayısı ile CMK 12-2 Maddesi gereği ‘’kesintisiz suçlarda kesintinin başladığı yer mahkemesi’’ görevli olacaktır.
Teşebbüs halinde ise son icra hareketin yapıldığı yer mahkemesi yer yönünden yargılamayı yapacak olan mahkeme olacaktır.

B-244/1Sistemi engelleme,bozma,veri yerleştirme,verileri yok etme,verileri değiştirme şeklinde birden fazla seçimlik hareketle suçun işlenebileceğini netice itibari ile engelleme,bozma,yerleştirme yok etme,değiştirme fiillerinin işlendiği yer mahkemesi davayı görecektir.Teşebbüse müsait olup CMK 12 Maddesinin 1 ve 2.fıkraları uygulama bulacaktır.

C-245/1Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa,şeklinde tanzim edilen bu bu şuçta cezalandırılan hareket kullanma ,kullandırtma sonucu kendisi veya başkasına menfaat temini şeklinde düzenlenmiş olup bu hali ile kullanma kullandırma fiilinin işlendiği yer mahkemesi yargılamada yer yönünden yetkili mahkeme olacaktır.
TCK 245/1 Teşebbüsse müsait bir suç tipi olup suçun teşebbüs aşamasında kalması halinde ise genel kural gereği son icra hareketinin yapıldığı yer mahkemesi yer yönünden yetkili mahkeme olacak ve yargılamayı yürütecektir.

D-245/2Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi,şeklinde düzenlenen bu fıkra 245/1 in ağırlaştırılmış halini tanzim etmiş olup yasa menfaat teminini cezalandırmaktadır.Suç, Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan banka yada kredi kartını kullanmak sureti ile kendi yada başkasına menfaat teminin sağlandığı anda oluşacaktır.Suça teşebbüs hali mümkündür.Bu fiilden dolayı yer yönünden yetkili mahkeme sahte veya sahtecik yapılan banka yada kredi kartının kullanıldığı yer fiilin işlendiği yer olarak kabul edilecek dolayısı ile bu yer mahkemesi CMK 12/1 gereği yer yönünden yetkili mahkeme olacaktır.

 

bilisimhukuku.org

Mağdur Olmadan Önce Yapabilecekleriniz
 

Şirketinize veya şahsınıza ait önemli bilgilerinizin yer aldığı bilgisayarınız ile özel güvenlik önlemleri almadan internete bağlanmayınız.
İnternet ortamında %100 güvenliğin hiçbir zaman sağlanamayacağını unutmayın!
Özellikle Chat ortamında bilgisayarınıza saldırılabileceğini;
Chat de tanıştığınız kişilere şahsınız, aileniz, adres, telefon, işiniz v.s. konularda şahsi bilgilerinizi vermemeniz gerektiğini unutmayın!
İnternet ortamında tanıştığınız kişilere kredi kartı bilgilerinizi vermeyin.
İnternet üzerinden yapılan yazışmalarınızda karşınızdaki kurumlarla özel bir yöntemle yazışmanızda fayda olacaktır. Bu şekilde sizin adınıza birlikte ticaret yaptığınız şirketlere asılsız bilgiler veya sizi kötüleyici bilgiler gönderilse bile karşı taraf bunun sizden gelmediğine emin olacaktır.

Kaynak: İstanbul Emniyet Müdürlüğü Sitesi www.iem.gov.tr

Yeni Türk Ceza Kanunu'nda Bilişim Suçlar
 

Bilişim suçları konusunda herkesin ittifak ettiği bir tarif yoksa da en geniş kabul gören tarif Avrupa Ekonomik Topluluğu Uzmanlar Komisyonu’nun Mayıs 1983 tarihinde Paris Toplantısı’nda yaptığı tanımlamadır.Bu tanımlamaya göre bilişim suçları;”Bilgileri otomatik işleme tabi tutan veya verilerin nakline yarayan bir sistemde gayri kanuni,gayri ahlaki veya yetki dışı gerçekleştirilen her türlü davranışlardır.

Türk hukuk sisteminde , gerek ceza kanununu ve gerekse özel ceza yasalarında bilişim suçlarına ilişkin net tanımlamalar yer almamakla birlikte yukarıda yapılan tanımlama öğretide ve yargı kararlarında yer almaktadır.

Yukarıda kısaca tarifi yapılan genel kabülle Bilişim Suçları olarak adlandırılan suç tipi hukukumuza ilk defa 765 sayılı Türk Ceza Kanununa Bilişim Alanında suçlar adlı Onbirinci Bap’ın eklenmesiyle 6.6.1991 tarihinde girmişti. 1.Haziran 2006 tarihinde yürülüğe giren 5237 sayılı yeni Ceza Kanunu da eski kanuna oranla daha kapsamlı hükümler getirerek Bilişim Suçları hakkında düzenlemeler yaptı.

Ana başlıklar halinde her iki Ceza Yasasının Bilişim Suçları hakkında düzenlemelerini karşılaştırdığımızda .

• Öncelikle Eski Ceza Kanunumuz Bilişim suçlarını 525.maddeni a-b-c-d bentleriyle son derece özet ve ceza hukukuundaki kıyas yasağı da düşünüldüğünde son derece yetersiz ve yoruma açık düzenlemişken 5237 sayılı kanunda ‘Bilişim Alanında Suçlar’ı Onunucu Bölüm altında dört ayrı maddeyle daha kapsamlı düzenlenmiştir .

• Önceki Ceza Kanunumuz 525. maddede sadece Bilişim Suçlarını düzenlemişken yeni Ceza Kanunumuzun Bilişim Alanında Suçlar Başlıklı onuncu bölümüne Banka ve Kredi Kartlarına Karşı İşlenen Suçlara ve Tüzel Kişilerin Bilişim Suçları İşlemesine ilişkin maddeler eklenmiştir.

• 5237 sayılı yeni Ceza Kanunumuz Onuncu Bölümde Bilişim Alanında Suçları düzenlemekle kalmamış.Bundan ayrı olarak

a-) Başka başlık altındaki suçlarda da Bilişim Suçlarıyla ilgili düzenlemeler yapmış
- Madde 135 Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçu
- Madde 136 Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme ve Ele Geçirme Suçu
- Madde 138 Verileri Yok Etme Suçu
- Madde 163 Karşılıksız Yararlanma Suçu

b-) Yine başka başlık altında düzenlenmekle bu suçların bilişim vasıtasıyla işlenmesi hallerini düzenlemiş
-Madde 124 Haberleşmenin Engellenmesi Suçu
-Madde 125 Hakaret Suçu
-Madde 132 Haberleşme Gizliliğinin İhlali Suçu
-Madde 133 Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kaydedilmesi Suçu
-Madde 226 Müstehcenlik Suçu

c-) Bazı suçlarda da suçun Bilişim Yoluyla İşlenmesini suçun ağırlaştırıcı sebebi saymıştır.
-Madde 142 Hırsızlık
-Madde 158 Dolandırıcılık

• Bilişim suçları alanında yeni TCK’da yapılan düzenlemelerle eski TCK’nın bilişim alanınına ilişkin düzenlemeleri karşılaştırıldığında bir başka göze çarpan nokta anılan fiileri işleyenler hakkında verilecek cezaların yeni TCK’da daha kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalara yer verilmesidir. ‘’Bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden değiştiren.....’’kişiler hakkında eski ceza yasasında iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası verilebilirken yeni ceza yasamız bu fiileri işleyenler hakkında altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilmelerini öngörmüştür.

• Yeni Ceza kanunumuzun Bilişim Suçlarıyla ilgili düzenlemelerinde göze çarpan en büyük sıkıntı ‘’ bilişim sistemi ‘’ kavramının açıklanmamasıdır. Kanunun eski halinde adı geçen ‘’ bilgileri otomatik olarak işleme tabi tutan .... ‘’ ibaresi çıkarılmış ve yoruma açık bir düzenleme yapılmıştır. Bu durum mahkemelerin bu tip teknolojik düzenlemeleri dar olarak yorumlaması durumunda uygulamada sorun çıkarabilecektir.

• Yeni Ceza Kanunumuzda Bilişim Sistemine Girme başlıklı 243 maddesinde eski ceza Kanunumuzdan farklı olarak suçun oluşabilmesi için sisteme girmek yeterlidir ayrıca sisteme girdikten sonra bir zararın oluşması veya haksız bir menfaat teminine gerek yoktur. Ayrıca yine eski kanundan farklı olarak zararın meydana gelmesi ağırlatıcı sebep olarak düzenlenmişir. Her iki düzenlemede Bilişim Suçlarına ilişkin yasanın ciddiyetini göstermek açısından sevindiricidir.

Şimdi kısaca 5237 sayılı yasada düzenlenen Bilişim Suçlarına kısaca bir gözatalım

1-) 5237 SAYILI YASANIN ONUNCU BÖLÜMÜNDEKİ BİLİŞİM ALANINDAKİ SUÇLAR

Bilişim sistemine girme
MADDE 243. - (1) Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren ve orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir.
(2) Yukarıdaki fıkrada tanımlanan fiillerin bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir.
(3) Bu fiil nedeniyle sistemin içerdiği veriler yok olur veya değişirse, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.


Bu maddeyle hangi amaçla olursa bilişim sistemine girme fiili suç olarak tanımlanmıştır. Bilişim sisteminden maksat, VERİLERİ TOPLAYIP YERLEŞTİRDİKTEN SONRA BUNLARI OTOMATİK İŞLEMELERE TABİİ TUTMA OLANAĞINI VEREN MANYETİK SİSTEMLERDİR. Sisteme, doğal olarak, haksız ve kasten girilmiş olması bu suçun oluşması için yeterlidir. Ayrıca bir menfaat temini veya zarar meydana gelmesine gerek yoktur. Maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarında ise hafifletici ve ağırlaştırıcı sebeplerini düzenlemektedir. Re sen takibi yapılacak olan suçlardan olup ,takibi şikayete bağlı değildir .Sulh Ceza mahkemelerinin görev alanındaki suçlardandır.

Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme

MADDE 244. - (1) Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bir bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Bu fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması hâlinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.


Bu maddeyle de Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleme,Bozma,Sisteme hukuka aykırı olarak veri yerleştirme, Sistemde var olan verileri başka bir yere gönderme,Sistemde varolan verileri erişilmez kılma,Verileri değiştirme ve yok etme fiilleri suç olarak tanımlanmaktadır. Özellikle teknolojik gelişmeler ve İnternet alanındaki hızlı ilerlemelerden sonra hukumuzdaki çok büyük eksikliği bu madde doldurmuştur. Üçüncü ve Dördüncü fıkralarda suçun ağırlaştırıcı ve hafifletici sebepleri bulunmaktadır. Re sen takibi yapılacak olan suçlardan olup ,takibi şikayete bağlı değildir .Asliye ceza mahkemelerinin görev alanındaki suçlardandır.


Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması
MADDE 245. - (1) Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, dört yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.


Ceza Kanunun amaçlarından birinin her konuda meydana gelebilecek hukuka aykırılıkları yaptırımsız bırakmamak olarak düşünürsek bu madde günümüz ekonomik hayatının en çok kullanılan ensturumanlarından Kredi Kartlarına iklişkin suiistimalleri düzenlediği için çok önemlidir. Yalnız burada dikkkat edilmesi gereken nokta maddenin Kredi Kartlarına ilişkin her türlü kötüye kullanmayı değil , Kredi Kartlarına bilişim yoluyla müdahele edilmesini düzenlemesidir.İkinci fıkrada suçun ağırlaştırıcı sebebi düzenlenmektedir.Re sen takibi yapılacak olan suçlardan olup ,takibi şikayete bağlı değildir .Asliye ceza mahkemelerinin görev alanındaki suçlardandır.

Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması
MADDE 246. - (1) Bu bölümde yer alan suçların işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur


2-BAŞKA BAŞLIK ALTINDAKİ BİLİŞİM SUÇLARIYLA İLGİLİ DÜZENLEMELER

Kişisel verilerin kaydedilmesi
MADDE 135. - (1) Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme
MADDE 136. - (1) Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Nitelikli hâller
MADDE 137. - (1) Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların;
a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle,
b) Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
İşlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.


Verileri yok etmeme
MADDE 138. - (1) Kanunların belirlediği sürelerin geçmiş olmasına karşın verileri sistem içinde yok etmekle yükümlü olanlara görevlerini yerine getirmediklerinde altı aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.

Yeni Ceza Kanunumuzun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar başlıklı bölümünde düzenlenen Kişisel Verilerin kaydedilmesi, Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, Verileri yok etmeme yeni ceza kanunumuzla hukukumuza giren suçlardandır . Madde gerekçesine bakıldığında gerçek kişi ile ilgili her türlü bilgi kişisel veri olarak kabul edilir şeklinde tanımlanmaktadır.Kişisel veriler günümüzde müşteri hizmetleri şirketleri, sigorta şirketleri, hastaneler, bankalar, büyük alışveriş merkezleri, ve bunun gibi kuruluşlar tararfından kayıt altına alınmaktadırmüşterilerine ait kişisel bilgi kayıtlarını tutmaktadırlar ve bu kayıtların sadece sınırlı olarak amacına uygun olarak kullanılması gerekmektedirir. Amaç dışı kullanım halinde veya üçüncü kişilerin yaralanmasına yada kullanılmasına sunulması halinde kişilerin hak kaybına veya zarara uğraması mümkündür. Bu nedenle bu kişilere ait bilgilerin amaç dışında hukuka aykırı olarak kayda alınması ve kullanılması suç olarak düzenlenmiştir.

Kanunumuzda yeni olan maddelerin uygulanmasında meydana gelecek en büyük problem"hukuka uygunluk" ölçütünün nasıl ve kim tarafından belirleneceğinin muğlak oluşudur. Maddelerin lafzında belirtilen hukuka aykırı olarak ibaresi açıklamaya muhtaçtır.

136.maddede ise kişisel verileri ister hukuka uygun olarak kaydedilmiş olsun isterse hukuka aykırı olarak kaydedilmiş olsun ,bu verileri başkalarına vermek yaymak veya ele geçirmek suç olarak öngörülmüştür.Bu maddede belirtilen suç Seçimlik hareketli bir suçtur. Seçimlik hareketin bir tanesinin yapılması yeterlidir. Seçimlik hareketin birden fazla olması veya hepsinin birden olması tek bir suç oluşturur.

137. madde suçun Ağırlaştırıcı Sebeplerini 138. Madde ise verileri yok etmeyi bağımsız bir suç olarak düzenlemiştir.

135,136 ve 137 maddedeki suçlar re sen takibi yapılacak olan suçlardan olup ,takibi şikayete bağlı değildir .Asliye ceza mahkemelerinin görev alanındaki suçlardandır.138. maddedeki suç ise yine re sen takibi yapılacak olan suçlardan olup ,takibi şikayete bağlı değildir ancak Sulh ceza mahkemelerinin görev alanındaki suçlardandır.

3- BAŞKA BAŞLIK ALTINDA DÜZENLENMEKLE BİRLİKTE BU SUÇLARIN BİLİŞİM SİSTEMLERİYLE İŞLENMESİ HALİNDE YAPILAN DÜZENLEMELER

Haberleşmenin engellenmesi
MADDE 124. - (1) Kişiler arasındaki haberleşmenin hukuka aykırı olarak engellenmesi hâlinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(2) Kamu kurumları arasındaki haberleşmeyi hukuka aykırı olarak engelleyen kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Her türlü basın ve yayın organının yayınının hukuka aykırı bir şekilde engellenmesi hâlinde, ikinci fıkra hükmüne göre cezaya hükmolunur.

Hakaret
MADDE 125. - (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.

Haberleşmenin gizliliğini ihlâl
MADDE 132. - (1) Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlâl eden kimse, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlâli haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın alenen ifşa eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kişiler arasındaki haberleşmelerin içeriğinin basın ve yayın yolu ile yayınlanması hâlinde, ceza yarı oranında artırılır.

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması
MADDE 133. - (1) Kişiler arasındaki alenî olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, iki aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile kayda alan kişi, altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
(3) Yukarıdaki fıkralarda yazılı fiillerden biri işlenerek elde edildiği bilinen bilgilerden yarar sağlayan veya bunları başkalarına veren veya diğer kişilerin bilgi edinmelerini temin eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu konuşmaların basın ve yayın yoluyla yayınlanması hâlinde de, aynı cezaya hükmolunur.

Anlaşılacağı üzere bu gruptaki suçlar bağımsız birer suç olup ,suçun Bilişim Sistemleri marifetiyle işlenmesi sebebiyle bu çalışmada yer almış ve sadece ceza kanunumuzdaki madde metinleri verilmiştir.

4-BİLİŞİM YOLUYLA İŞLEMENİN SUÇUN AĞIRLAŞTIRCI SEBEBİ OLDUĞU HALLER

Nitelikli hırsızlık
MADDE 142. - (1) Hırsızlık suçunun;

(2) Suçun;

e) Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle,

İşlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun, bu fıkranın (b) bendinde belirtilen surette, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır.

Nitelikli dolandırıcılık
MADDE 158. - (1) Dolandırıcılık suçunun;

f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,
g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,

İşlenmesi hâlinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur

Her iki suçta da suçun bilişim sistemleri aracılığıyla işlenmesi suçun ağırlatıcı sebebidir.

bilisimhukuku.org

Download
 
Dokümanlar
 

Shockwave Player
Shockwave ile yapılan 3 boyutlu görüntüleri oynatmaya yarayan araçtır. Örneğin; 3D oyunlar, 3D tanıtım filmleri.
Ana Sayfa:
http://www.adobe.com/

Flash Player
Flashları oynatmaya yarayan eklenti. Örneğin; animasyon, oyunlar vb...
Ana Sayfa:
http://www.adobe.com/

Java Runtime Environment
Karşınıza çıkan javaların çalışmasını sağlayan eklenti. Örneğin; okey, tavla vb oyunlar.
Ana Sayfa:
http://www.java.com/en/

Firefox 1.5.0.7 Türkçe
Açık kaynak kodlu Türkçe tarayıcı.
Ana Sayfa:
http://www.mozilla.org.tr

Masaüstü Araçları
 

Babylon - Sözlük
En kullanışlı sözlüklerden biri. Bir kelimeye sadece tıklayarak İngilizce ya da diğer dillerdeki karşılığını görebiliyorsunuz.
Ana Sayfa: http://www.babylon.com  

Google Desktop 3 Beta
Bilgisayarınızda arama yapmanızı sağlayan eşsiz bir yazılım. Ücretsiz olmakla birlikte, aynı anda birden fazla bilgisayar kullanan kişiler için geliştirilmiş durumda.
Ana Sayfa:
http://desktop.google.com

TurboLaunch
Masaüstündeki karmaşayı sona erdirmenizi sağlayacak faydalı bir yazılım.
Ana Sayfa:
http://www.savardsoftware.com

Kariyer
 
Özgeçmiş (CV) Hazırlama
 

Özgeçmiş hazırlama, iş arama sürecinin en önemli aşamalarından biridir. İş görüşmesine çağrılmak, büyük ölçüde etkili bir özgeçmiş yazmaya bağlıdır. Ancak ne yazık ki özgeçmiş yazmanın standart, tüm bireyler ve firmalar için geçerli ve değişmez bir formatı yoktur.

“Dünyanın büyük adamları, okullarının en büyük öğrencileri değildi, ne de çoğu zaman en büyük okullular hayatın büyük adamları olmuşlardır.”

A.Lincoln

ÖZGEÇMİŞİN NİTELİĞİ VE AMAÇLARI

Özgeçmiş, bireyin çalışma yaşamı ile ilgili bilgilerini, düzenli bir şekilde işverene sunmaya yarayan bir araçtır. Diğer bir tanıma göre özgeçmiş, “bireye özgü belirli değerlerin bir araya getirildiği ve sergilendiği bir reklamdır.

Tanımlardan görüldüğü üzere özgeçmiş belirli bir amaca yönelik olarak hazırlanır: İş görüşmesine çağrılmak için işvereni etkilemek!… Ayrıca özgeçmişin kapsamı da belirlidir: İş yaşamına ilişkin bilgiler!… Dolayısı ile özgeçmişinize hayat hikayenizi değil, başvuracağınız pozisyon ile ilgili olabilecek ve işveren tarafından önem verilebilecek bilgileri yazmalısınız.

Özgeçmiş, sizi işverene tanıtan ilk araçtır. Görüşme aşamasında kendinizi daha fazla tanıtma imkanı bulabilirsiniz, ancak bunun için önce görüşmeye davet edilmeniz gerekir. Görüşmeye davet edilme ise, gönderdiğiniz özgeçmişin ilk elemeden geçmesi sonucu gerçekleşir. Bu nedenle özelliklerinizi özgeçmişinize etkili bir şekilde yansıtmak durumundasınız.

Etkili özgeçmiş yazmak, işverenin hangi bilgileri görmek istediğini sezinleyip, mevcut özelliklerinizden işveren tarafından değer taşıyabilecek olanları yazmaktır. Bu açıdan işvereni hiç ilgilendirmeyen bilgileri içeren üç sayfalık bir özgeçmiş, tamamen işverenin pozisyon için adayları değerlendirirken kullanacağı temel bilgileri içeren bir sayfalık özgeçmişten daha etkili değildir.

Etkili özgeçmiş yazmak, mevcut nitelikleriniz ve başarılarınız ile başvurduğunuz pozisyonda firmaya değer katabileceğinizi işverene göstermek demektir. Özgeçmişinizi değerlendiren firma yetkilisi, mevcut niteliklerinize ve geçmişteki başarılarınıza bakarak, firmaya değer katabileceğiniz konusunda ikna olmalıdır.

Etkili özgeçmiş yazmak, işverene özgeçmişinizin o pozisyon için hazırlandığı izlenimini vermek demektir. İdeal olarak, her başvurulan pozisyon için; firma kültürünü, iş tanımını ve iş niteliklerini göz önünde bulundurarak ayrı bir özgeçmiş hazırlamanızda yarar vardır. Ancak uygulamada bireyler genellikle tüm iş başvurularını aynı özgeçmiş ile yapmaktadır. Hele bu özgeçmiş, bir örnekten “kopyalanmış” izlenimini de veriyorsa daha da etkisizleşmektedir.

Özgeçmiş yazmanın temel amacı iş görüşmesine çağrılmak ise de, özgeçmişinizi iş başvurunuzda göndermek dışında farklı amaçlarla da kullanabilirsiniz. Örneğin ;

• Özgeçmişinizi yazarken ve güncellerken, aynı zamanda kendi değerlerinizi ortaya koymuş ve gelişmenizi izlemiş olursunuz.

• Özgeçmişinizi, referans olarak belirttiğiniz kişilere verirseniz, firma yetkilileri bu kişileri aradığında sizin hakkınızda tam ve tutarlı bilgiler verebilir.

• Özgeçmişinizi; akraba, tanıdık ve arkadaşlarınıza verirseniz, size ilişkin bir iş fırsatını araştırmalarına, gerektiğinde diğer kişilere sizin hakkınızda tam ve doğru bilgi vermelerine kolaylık sağlamış olursunuz.

• Özgeçmişinizi, iş görüşmesinde yanınızda bulundurursanız, görüşmenin hemen öncesinde gözden geçirebilirsiniz. Ayrıca birden fazla kişi ile görüşürseniz ve ihtiyaç duyulursa yanınızdaki özgeçmişlerden verebilirsiniz. Özellikle faksla gönderilen özgeçmişlerin deforme olması sonucu görüşme sırasında orjinal bir nüshayı vermekte yarar vardır.

• Öğrenci iseniz özgeçmişinizi staj başvurusunda kullanabilirsiniz.


ÖZGEÇMİŞ ÇEŞİTLERİ

Zaman sıralı özgeçmiş : Bu tür özgeçmişlerde iş deneyimi, eğitim vb. bilgiler, tarih sırası ile sondan başlayarak yazılır. Böylece okuyanın sizin gelişiminizi görmesi mümkün olur. İşverenlerin çoğu bu tür özgeçmişleri tercih ederler. Ancak çok fazla iş deneyimine sahip bireylerin tüm deneyimlerini bu şekilde alt alta yazması, okuyanın kafasını karıştırabilir.

Zaman sıralı özgeçmiş, iş deneyiminiz çok fazla değilse yararlı olabilir. Bu tür özgeçmişlerde boşluklar hemen görüldüğünden, iş geçmişinizde aralar yoksa, bu sizin için bir avantaj olabilir. Özellikle hep aynı tür işlerde çalışmışsanız zaman sıralı yöntemi kullanmakta yarar vardır. Böylece istikrarlı bir iş geçmişiniz olduğu mesajını vermiş olursunuz.

Zaman sıralı özgeçmişte, son iş deneyimine daha fazla yer ayırmak gerekir. Çünkü en son kazanılan deneyim, yeni işe en kolay aktarılabilecek deneyimdir. Bununla birlikte daha önceki iş deneyimlerinizden başvurduğunuz pozisyonla en çok ilgili olanlarına, diğerlerine nazaran daha fazla yer ayırmanız gerekir.

Fonksiyonel (işlevsel) özgeçmiş : İşverenler tarafından pek tercih edilmese de bazı durumlarda fonksiyonel özgeçmiş hazırlamak yararlı olabilir. Bu tür özgeçmişlerde o güne kadar yapılanlar, uzmanlık alanlarına göre belirli gruplar (Örneğin, pazarlama, insan kaynakları, halkla ilişkiler vb.) altında toplanarak yazılır. Her gruba yazılanları kendi içinde sondan başlayarak tarih sırasına koymak mümkündür. Çalışılan işyerleri, tüm grupların altında topluca gösterilir. Ancak bu özgeçmişten hangi deneyimin hangi işyerinde kazanıldığı açıkça görülmez.

Bu tür özgeçmişler, çok uzun iş deneyimi olup, farklı alanlarda deneyim kazanmış kişilerce tercih edilebilir. Çünkü iş deneyimini birbirleri ile ilgili gruplar altında toplamak, değerlendirenin deneyimleri daha kolay algılamasını sağlar.

Bu tür özgeçmişlerde, sadece başvurulan pozisyon ile ilgili yapılanlara yer verilebilir. Böylece işverene başvurulan pozisyon ile ilgili özelliklerin bilindiği mesajı verilmiş olur, ayrıca ilgisiz deneyim ve eğitimlerle değerlendirenin kafası karıştırılmaz.

Tüm bunlara ek olarak sık iş değiştirenler, uzun süre çalışmaya ara verenler tarafından da bu tür özgeçmişler tercih edilebilir. Böylece değerlendirenin dikkati tarihlerden daha çok deneyime çekilir. İşverenlerin bu tür özgeçmişleri tercih etmemesinin bir nedeni de, iş değiştirme sıklığını ve çalışmadaki uzun süreli araları görememesidir.

ÖZGEÇMİŞİN BİÇİMİ

Özgeçmişinizi bilgisayar ortamında yazmanız önerilir. Daktilo ile yazmak son çare olarak algılanmalı, el yazısından ise kaçınılmalıdır.

Özgeçmişinizi hazırlarken, okunaklı bir yazı karakteri ve punto seçmelisiniz. Çok büyük puntolar yerinizi daraltacak, çok küçük olanlar ise okumayı güçleştirecektir. Özgeçmişlerde genellikle 11-12 punto kullanılmaktadır. Özgeçmişlerde çok sayıda karakter kullanmak, okuyucunun dikkatini dağıtabilmektedir. Yine yaygın kullanılan yazı karakterleri olarak “times, helvetica” gibi kolay okunanlar tercih edilmektedir. Başvurduğunuz pozisyonun niteliğine göre siz farklı yazı karakterleri kullanabilirsiniz. Önemli olan kolay okunmasıdır.

Özgeçmişiniz tekdüze olmamalıdır. Özgeçmişinize düzenli bir biçim vermek ve kolay okunmasını sağlamak için, vurgulamak istediğiniz noktaları, kalın (bold) karakter kullanmak, altını çizmek gibi biçim özelliklerini kullanarak farklılaştırabilirsiniz. Bu amaçla iş deneyimi, eğitim gibi özgeçmişin bölüm başlıklarını büyük harfle, kalın ve diğer yazılardan bir büyük punto ile yazmanız önerilir. Önemli olan bilgilerinizi belirli bir düzen içerisinde değerlendirene sunabilmektir. Bu açıdan aynı tür bilgilerin aynı hizada yer alması, özgeçmişinizin kolay okunmasına yardımcı olur.

Özgeçmişinizde okunaklılığı azaltacak ölçüde yazıları çok fazla sıkıştırmayın. Kaliteli bir beyaz kağıt kullanmak genellikle tercih edilir. Yazım hatalarının bulunmaması gerekir. Kalem veya daksil kullanılarak yapılan düzeltmeler görüntüyü bozar.

Özgeçmişinizi çok acil değilse kağıdınıza uygun bir zarf kullanarak posta ile katlamadan göndermeniz önerilir. Faks ile gönderilen özgeçmişler önemli biçim bozukluğuna uğrayabilir. Katlanmış özgeçmişlerin etkisinin azaldığı bilinmektedir. Günümüzde e-mail ile başvuru yapılmasına da olanak sağlanması, bu tür mahsurları büyük ölçüde azaltmaktadır.

Özgeçmişe fotoğraf eklenmesi konusunda farklı görüşler var.Eğer fotoğraf koymanız gerekiyorsa da, doğal ifadenizi yansıtan kaliteli bir fotoğrafınızı tercih edin.

ÖZGEÇMİŞİN BÖLÜMLERİ

Özgeçmişin bölümlerinin standart bir sırası yoktur. Sadece iletişim bilgilerinin ilk olarak yazılması genel uygulama haline gelmiştir. Bunun dışındaki bölümleri özgeçmişinizde, sizin en güçlü olduğunuz yanları ön plana çıkaracak şekilde sıralayabilirsiniz. Aşağıdaki sıralama, çok fazla iş deneyimi olmayan bir bireyin genel iş başvurusunda bulunurken yapacağı bir sıralama olabilir.

İletişim Bilgileri

Bir özgeçmişte olmazsa olmaz bir bölümdür. Çünkü isim ile adres, telefon, e-mail gibi iletişim bilgilerini kapsar.

İletişim bilgileri genellikle sayfanın üst ortasına yazılır. İsmin büyük harflerle ve diğer iletişim bilgilerine nazaran daha büyük harf karakterleri ile yazılması, ilk bakışta göze çarpmasını sağlar. İletişim bilgilerinin sola yanaşık yazılması durumunda, özgeçmişiniz dosyalanınca okunması güç olabilir.

İletişim bilgilerini özgeçmişinizin üst kısmının ortasına konulmuş bir kartvizitiniz olarak varsayın. Sizinle temasa geçilmesi gerektiğinde iletişim bilgilerinizin kolayca görülebilmesi gerekir. İlk önce yazılmasının nedeni de budur.

İletişim bilgilerini yazarken “Adı: , Soyadı: , Adres: , Tel: “ gibi başlıklar koymanıza gerek yoktur. Özgeçmişinizi okuyanlar bunları birbirinden ayırma kapasitesine sahiptirler!…

İki isminiz varsa, gündelik yaşantınızda her iki ismi birlikte kullanmıyorsanız, kullandığınız ismi açık, diğerinin baş harfini yazmanız önerilir. Böylece karşı tarafın size hitap ederken “hangi ismi kullandığınız” konusunda tereddüte düşmesini önlemiş olursunuz.

Adresinizde posta kodunuzu belirtmekte yarar vardır. Bu kısma yazılacak adresin sizin ikametgahınız olması gerekmez. Önemli olan bu adrese gönderilen postaların elinize geçmesidir.

Belirttiğiniz telefonlar, size iş saatinde ulaşılabilir telefonlar olmalıdır. Sizin için sakınca doğuracak ise iş telefonunuzu vermeyin. Telefonunuz telesekretere bağlı ise, bu hususu belirtmenize gerek yoktur. Sizinle temasa geçmeye çalışan firma personeli, karşısına telesekreter çıktığında size not bırakacaktır. Eğer başka bir kimsenin telefonunu vermişseniz, mesaj bırakılacak kişinin ismini de belirtmeniz de yarar vardır… Hele bu bir iş numarası ise, mutlaka belirtmelisiniz….

Eğitim

İş deneyiminiz hiç yoksa veya çok az ise özgeçmişinize eğitiminizle devam etmeniz uygun olur. İş deneyimi uzun olanların, önce iş deneyimlerini belirtmelerinde yarar vardır. Çünkü belirli bir süre sonra deneyim, eğitimin önüne geçmektedir. Eğitim bölümüne; okul eğitimleri, kurslar, seminerler, tez ve proje çalışmaları, burs ya da ödüller yazılabilir.

Okul eğitimlerinde aşağıdaki bilgileri vermenizde yarar vardır:

• Mezuniyet yılı (eğitime ara vermemiş ve normal süresinde mezun olmuşsanız giriş yıllarını da yazmanız önerilir),

• Okulun adı ve yeri (okulun adından anlaşılıyor veya bilinen bir okul ise yerini yazmaya gerek yoktur),

• Bölümü,

• Mezuniyet derecesi (İyi bir derece ile mezun olmuşsanız).

Eğer üniversite mezunu iseniz, bitirdiğiniz lisenin başvurduğunuz pozisyona bir katkısı yok ise lise eğitimini belirtmeye gerek yoktur. Mezun olduğunuz lise, başvurduğunuz pozisyon için bazı yetkinlikleri destekliyorsa (yabancı dille eğitim yapan lise, meslek lisesi, teknik lise vb.), belirtmenizde yarar vardır. Ayrıca mezun olduğunuz lise eğitiminin üstünlüğü ile bilinen bir lise veya mezunlarının dayanışması bulunan bir lise (örneğin Darüşşafaka Lisesi) ise yine yazmanızda fayda vardır. İlk ve orta okulları ise özgeçmişinize yazmamanız önerilir. Bir keresinde eğitim bölümüne “..ilkokul üçüncü sınıfa kadar Niğde’nin…” diye başlayan bir özgeçmişteki bu bilginin, finans uzmanı pozisyonuna ne gibi bir katkısı olabileceği konusunda oldukça kafa yormuştum !…

Master/doktora eğitimine devam ediyorsanız, bunu da mezuniyet tarihini boş bırakarak belirtebilirsiniz. Böylece eğitiminizin sürekliliğini de göstermiş olursunuz. (Ancak bazı firmaların işe engel olacağı düşüncesi ile devam eden eğitimleri arzulamayabileceğini de belirtilmeli 21. Yüzyılda …) Ayrıca pozisyonu destekleyen yarım bıraktığınız eğitimleri de yazabilirsiniz.

Katıldığınız kurs ve seminerlerde ise aşağıdaki bilgileri verebilirsiniz:

• Kurs/seminerin konusu,

• Kurs/semineri veren kurum veya kuruluşun adı ve yeri,

• Kurs/semineri bitirme tarihi,

• Kurs/Seminerin süresi.

Aldığınız kurs/seminerlerden bir haftanın üzerinde olanları ve pozisyonla ilgili olanları yazmanız önerilir. Eğer iş deneyiminiz fazla değilse pozisyonla ilgili olmak koşuluyla bir haftadan kısa süreli olanları da belirtebilirsiniz.

Okul eğitimlerinde aldığınız dersleri özgeçmişinizde belirtmenize gerek yoktur. Çünkü bu dersler genellikle o bölümde okumuş olmanın gereğidir. Ancak yeni mezunsanız, yurtdışında okumuşsanız ya da yurtiçinde seçmeli dersler almışsanız ve başvurduğunuz pozisyonun iş niteliklerini de destekliyorsa bu derslere özgeçmişinizde yer verebilirsiniz. Ayrıca fonksiyonel özgeçmiş hazırlıyorsanız, başvurduğunuz pozisyon ile ilgili önemli derslere de yer verebilirsiniz. Kurs ve seminerlerde birden fazla ders almışsanız ve bu eğitimlerin konusundan aldığınız dersler anlaşılmıyorsa yazmanız yararlı olabilir.

Tez ve proje çalışmalarına, yine pozisyon ile ilişkili ise yer verilebilir. Eğer akademik kariyere devam etmiş ya da çalışma konunuz proje hazırlamak ise ve bu arada pek çok proje çalışmanız olmuşsa, bunları özgeçmişte belirtmek yerine, ayrı bir kağıda hazırlayıp öngörüşme sırasında da verebilirsiniz.

Eğitimle ilgili aldığınız burs ve ödülleri eğitim bölümünde belirtebilirsiniz. “Bölümün en iyisiydim.” gibi “ben”e yönelik ve açık olmayan ifadeler yerine “160 kişilik bölümde birinci oldu.” gibi somut ifadeler kullanmanız önerilir. Burs ve ödüllerin sayısı çok fazla ise ayrı bir bölüm altında belirtilebilir.

Bazı adaylar özgeçmişlerine, aldıkları eğitimi kanıtlamak istercesine diploma, sertifika, transkript, takdirname gibi belgeleri ya da yaptıkları çalışmalardan örnekleri eklemektedir. (Hatta iş başında çalışırken çekilmiş fotoğraflarını gönderenleri bile gördüm!…) İş başvurusu aşamasında bunları göndermenize gerek yoktur; yazdıklarınızın doğru olduğu varsayılır. Nasıl olsa işe başlarken çoğu firma bu belgeleri sizden isteyecektir. Eğer pozisyonu destekleyecek önemli çalışma örnekleriniz varsa, bunları öngörüşmede sunabilirsiniz. (Tabi bu çalışmalar önceki firmanız açısından gizlilik değeri taşımıyorsa!…)

İş Deneyimi

Özgeçmişinizin en can alıcı bölümüdür. Çünkü işverenler geçmişte gösterilen performansın gelecekte de gösterileceğine inanırlar. Özellikle benzer pozisyonlarda (daha üst pozisyonlarda değil!…) doğru bir yaklaşımdır.

Kronolojik özgeçmişte iş deneyimi yazılırken aşağıdaki bigilere yer verilir:

• Çalışma tarihleri (ay ve yıl olarak),

• Pozisyonun adı (görev ünvanı),

• Firmanın adı ve yeri (firma adresine gerek yoktur, şehri belirtmek yeterlidir),

• Pozisyondaki başarılar.

Bunlardan ilk üçüne yer verilmesi, işverene iş deneyiminiz hakkında bir fikir vermesi açısından zorunludur. Pozisyondaki başarılarınızı yazıp yazmamak size kalmış… Ancak o pozisyondaki somut başarılarınızın işverenin en çok ilgisini çeken ve işe uygunluğunuz yönünde en etkili bölüm olduğunu gözden uzak tutmayın.

Bazı adaylar pozisyondaki başarıları yerine, pozisyonun iş tanımını yazarlar. Özgeçmişinizi inceleyen İK yetkilileri, genellikle pozisyonun adından, yapılan işlerin kapsamını çıkarabilirler. (Pozisyonunuzun adı ile yaptığınız işler arasında bir ilişki yoksa, o başka!…) Bu tür iş tanımları, o pozisyonda nelerden sorumlu olduğunuzu gösterir ama neleri başardığınızı göstermez. O yüzden, pozisyonun altına “sorumluluklar”, “iş tanımı” gibi bir başlık atıp pozisyonun kapsamındaki görevlerinizi belirtmenize gerek yoktur.

Yeni mezun adaylar, staj ve öğrencilikleri sırasında yaptıkları part-time işleri bu bölüme yazabilirler. Uzun iş deneyimine sahip kişilerin ise bu tür çalışmalarını belirtmelerine gerek yoktur.

Eğer iş deneyiminiz çok fazla ise, kısa süreli veya pozisyon ile ilgili olmayan işleri belirtmeyebilirsiniz. Bu durumda fonksiyonel özgeçmiş daha kullanışlıdır. Ancak bu tür işler meslek hayatınızın başında ise ve sonraki iş deneyiminiz belirli bir tarihten itibaren düzenli bir gelişim gösteriyorsa, kronolojik özgeçmişinizi bu tarihten itibaren de başlatabilirsiniz.

Yabancı Dil

Ekonomik açıdan giderek küreselleşen dünyamızda ticari ilişkiler, eskisine oranla çok daha fazla ülke sınırlarını aşmıştır. Yabancı firmalarla artan ticari ilişkilerin yanında, gerek yabancı firmaların ülkemizde doğrudan veya yerli bir ortakla yatırım yapması, gerekse Türk firmalarının yurtdışındaki faaliyetleri, bir çok pozisyon için yabancı dili tercih edilir bir özellik olmaktan çıkarıp, zorunlu bir nitelik haline getirmiştir. Hatta bazı firmalar bu gelişmeleri abartıp, yabancı dile çok fazla gereksinim olmayan pozisyonlar için bile çok iyi yabancı dil bilme şartını koşar olmuşlardır.

Özgeçmişinize yabancı dil bilme durumunuzu yazarken, sadece bildiğiniz yabancı dili yazmanız yetmez. O dili ne düzeyde bildiğinizi de göstermek durumundasınız. Genellikle çok iyi yabancı dil gerektiren pozisyonların iş duyuruları, o dilde yapılır ve yine o dilde yazılmış özgeçmiş gönderilmesi istenir. Özgeçmişinizi yabancı dilde yazmak (eğer bir yerden yardım almadan yazmışsanız), yabancı dili bilme düzeyiniz hakkında bir fikir verebilirse de kesin bir bilgi veremez. Çünkü bir yabancı dili bilmenin dört boyutu vardır: okuma ve anlama (pasif yönler) ile yazma ve konuşma (aktif yönler). Bir de buna ilgili uzmanlık alanındaki (tıp, ekonomi, hukuk, inşaat vb) teknik terimleri de bilme boyutu eklenebilir.

Özgeçmişinizi yazarken yabancı dili uygun şekilde kullanmanız, sadece o dilin yazma boyutu hakkında genel bir fikir verebilir. Bu nedenle bir yabancı dili, yardım almadan özgeçmişinizi oluşturacak düzeyde bilmiyorsanız, yabancı dilde özgeçmiş yazacağım diye kendinizi zorlamayın. Özgeçmişinizi yardım alarak yaparsanız da, iş görüşmeleri sırasında size o dil ile soru sorulduğunda zor durumda kalırsınız.

Yabancı dil düzeyiniz hakkında aşağıdaki konular daha fazla fikir verebilir:

• Yabancı dille eğitim yapan bir okuldan mezun olmanız,

• Yabancı dili bir kursta öğrenmiş iseniz, aldığınız dereceyi, kursun adını, yıllarını, süresini ve haftada kaç saat ders aldığınızı belirtmeniz,

• Yabancı dil düzeyini ölçen bilinen sınavlardan (TOEFL, GMAT, PROFICIENCY, KPDS vb.) aldığınız dereceyi ve sınav tarihini belirtmeniz,

• Yurtdışındaki bir okuldan mezun olmanız veya dil okuluna gitmeniz,

• Uzun süreli yurtdışında kalmanız durumunda tarihlerini belirtmeniz.

Bilgisayar

Bundan birkaç yıl öncesine kadar iş başvuru formlarında “bilgisayar ve ofis araçları” başlıklı bir bölüme, bildiğiniz bilgisayar programlarını ve işletim sistemlerini, kullandığınız ofis araçlarının cinslerini yazmanız yeterli idi. Önce bilgisayar ve ofis araçları ayrı bölümlere yazılmaya başlandı, daha sonra bilgisayar bölümü,

• Donanım,

• Programlama dilleri,

• İşletim/ağ sistemleri,

• Ofis programları,

• Veritabanı programları,

• Özel amaçlı programlar,

• Web uygulamaları

gibi alt-bölümlere ayrıldı ve bunların hangi düzeyde kullanıldığı bilgisi de istenmeye başladı. Hatta bazı firmalar daha da ileri giderek bünyelerinde kullanılan tüm programlarını yukarıdakine benzer başlıklar altında iş başvuru formlarına koyarak, adaylardan bu programları hangi düzeyde kullandıklarını işaretlemelerini istemektedir. Bazı İK sitelerinde bunlara ek olarak bu programları ne zaman ve ne kadar süreyle kullandığınızı da işaretlemeniz gerekiyor.

Diğer Yetkinlikler

Bu bölüme, o pozisyon ile ilgili önceki bölümlerde belirtilmeyen her türlü bilgi, beceri, deneyim ile bunları destekleyen verileri yazabilirsiniz. Bu bölümde belirtilebilecek bilgilere örnek olarak;

• Kullanılan ofis araçları,

• Kullanılan özel nitelikli cihazlar ve araçlar,

• Özel nitelikli bir üretim, yapım veya hizmet tekniği,

• Kullanılan araç veya iş makinaları (sürücü belgesi vb.),

• Her türlü mesleki yeterlik belgesi (diploma, sertifika, ruhsat, vb.),

• Çok özel bir alanda uzmanlık derecesinde bilgi,

• Fiziksel üstünlükler ve beceriler

Üye olunan Dernek/Kuruluşlar

Bireyler, tek başına gerçekleştiremeyecekleri amaçlara bir organizasyon içerisinde işbirliği yaparak ulaşabilirler. Firmalar da zaten kar amacı güden organizasyonlardır. Bazı organizasyonlar ise kar amacı gütmeksizin, bireylerin çabalarını belirli bir amaç çevresinde birleştirirler. Dernekler, vakıflar, sendikalar, meslek odaları bu tür organizasyonlara örnek olarak verilebilir.

Bireylerin kar amacı gütmeyen organizasyonlara üyeliğinin özgeçmişte belirtilmesi zorunlu değildir. Bu tür üyeliklerin belirtilmesinin bazı yararları olabileceği gibi bazı sakıncaları da olabilir. Özgeçmişinize yazılan her bilgiden işverenin sizin hakkınızda değerlendirme yaparken yararlanabileceğini gözden uzak tutmamanız gerekir. Bu yüzden işle doğrudan ilgisi olmayan, işin yapılmasına katkıda bulunmayan veya iş için bulunması gereken niteliklerin sizde bulunduğu konusunda işverene bir fikir vermeyen üyeliklerin özgeçmişte belirtilmemesi önerilir.

Eğer dernek/kuruluşlara üyeliğiniz, başvurduğunuz pozisyon için değerlendirilmenizde bir katkı sağlayacaksa, bunu belirtmekte yarar vardır. Örneğin, mesleki kuruluşlara üyelik bu çerçevede değerlendirilebilir. Yine dışa dönük ve güçlü bir iletişimi gerektiren pozisyonlar için, bu tür özellikleri ön plana çıkaran üyelikler, bireyin değerlendirilmesinde önem taşıyabilir. Bazı üyelikler, bireylere etkin ve güçlü bir çevre sağlar. Eğer başvurduğunuz pozisyon için bu tür bir çevreye sahip olmanız önem taşıyabilecek ise belirtmenizde yarar vardır.

Hobiler/Aktiviteler

Özgeçmişe hobi ve aktiviteleri yazmak da çok gerekli değildir. Eğer başvurduğunuz pozisyonun gerektirdiği yetkinlikleri ve kişilik özelliklerini doğru yorumlamış ve uğraştığınız hobi/aktivitelerin bu özellikleri destekleyeceğini düşünüyorsanız bunları yazmanızda yarar vardır. Aksi durumda hiç yazmamanız önerilir.

Kişisel Bilgiler

Bu bölüme işveren açısından önem taşıyabilecek kişisel bilgileriniz yazılır. Örneğin; doğum tarihi, doğum yeri, medeni durum, askerlik durumu, fiziksel özellikler, sağlık durumu vb. Ancak bu bilgilerin hepsini değil, iş duyurusundan veya bir başka şekilde, işveren için önem taşıyabileceğini anladığınız bilgileri yazmanız gerekir.

Kariyer Hedefi

Eğer kariyer hedefinizi çok net olarak tanımlamış ve başvurduğunuz pozisyon da bu hedefe uygun ise bunu özgeçmişte belirtmeniz yarar sağlayabilir. Kuşkusuz tüm özgeçmişinizi de bu hedef doğrultusunda oluşturmanız gerekir. Böylece işverene “ben ne olduğumu ve ne istediğimi biliyorum” mesajını vermiş ve özgeçmişinizi oldukça etkili hale getirmiş olursunuz.

Eğitiminiz, önceki iş deneyimleriniz ve yetkinlikleriniz kariyer hedefiniz ile uyumlu ise bu konuda önemli bir sorunla karşılaşmazsınız. Ancak bunların kariyer hedefinizi çok fazla desteklememesi durumunda özgeçmişinizi, kariyer hedefinizi (dolayısı ile pozisyonu) destekleyen niteliklerinizi ön plana çıkaracak şekilde oluşturmak durumunda kalabilirsiniz.

Başvurduğunuz pozisyon, kariyer hedefleriniz ile çok uyum sağlamıyorsa, pozisyona uygun gerçek olmayan kariyer hedefleri yazmak yerine özgeçmişinizde bu konuya hiç yer vermemek daha uygun olabilir.

Referanslar

Özgeçmişinize yazacağınız referansların sizin hakkınızda olumlu görüş verecek kişiler olduğunu işverenler de bilirler. Bu yüzden eğer referanslarınız, sosyal hayatta tanınmış ve etkili kişiler değil ise yazmanın bir yararı yoktur.

Referans olarak belirttiğiniz kişiler, kişilik özelliklerinizi ya da çalışma şeklinizi yakından biliyor olmalılar. Özellikle eski işyerlerinizden verebileceğiniz referanslar bu açıdan etkili olabilir.

Referanslar genellikle firmalarca, işe alımın daha sonraki aşamalarında dikkate alınırlar. Bu yüzden referanslarınız özgeçmişinizi etkili hale getirmiyor ise bu aşamada belirtmemeniz önerilir.

ÖZGEÇMİŞ HAZIRLARKEN DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR

Özgeçmişiniz size özgü olmalıdır. Özgeçmişinizin bir başka örnekten “kopyalanmış” hissi vermemesi gerekir.

Özgeçmişiniz pozisyona özgü olmalıdır. Özgeçmişinizde yer alan nitelikleriniz, başvurduğunuz pozisyon ile ilgili olmalıdır. Belirli bir pozisyon için değil de genel bir başvuru yapıyor iseniz, özgeçmişinizde “iş yaşamı” ile ilgili bilgilere yer vermelisiniz.

Özgeçmişiniz kısa olmalıdır. İdeal olarak özgeçmişiniz bir sayfayı geçmemelidir. Uzun özgeçmişler ile kendinizi daha iyi anlatma şansınız azdır, çünkü bunları okuyanların çok fazla zamanları yoktur. Özgeçmişinizi bir sayfaya sığdırırsanız, bir çok gereksiz bilgiyi de atmış ve en önemlilerini vurgulamış olacaksınız. Sizden beklenen de budur zaten…

Özgeçmişinizde gerçeğe aykırı hiçbir bilgiye yer verilmemelidir. Özgeçmişinizdeki doğru olmayan bir bilgi er geç ortaya çıkacaktır. Böylece uzun vadeli bir çalışmanın gereği olan “güven” unsuru önemli ölçüde zedelenir. Doğru olmayan bir bilginin işe alımın diğer aşamalarında ortaya çıkması durumunda o işe alınmayacağınıza kesin gözüyle bakabilirsiniz. (Eğer işveren bu durumu bile bile sizi işe alıyorsa, endişe etme sırası sizde demektir!…)

Kullandığınız dil ve ifadeler açık ve kısa olmalıdır. Özgeçmişiniz okulda yazdığınız bir “kompozisyon eseri” değildir. İfadeleriniz kısa ve basit olsun. Okuyanın aklında tereddüt uyandırabilecek, açık olmayan, muğlak ifadelerden kaçının. Çok fazla uzun cümle kurmayın.

En önemli özellikleriniz, önde olmalı ve en çok yeri almalıdır. İşe uygun en önemli özellikleriniz, sizi işverene tanıtmak için en uygun araçlardır. Hiçbir işveren özgeçmişi sondan okumaya başlamaz!… Bu yüzden başvurduğunuz pozisyon için en çarpıcı özelliğiniz her ne ise, önce ona yer vermelisiniz. Vurguyu artırmak için de bu özelliklerinize en fazla yeri ayırmalısınız.

Özgeçmişiniz firmaya katkı yapabileceğinizi göstermelidir. Yüzlerce aday arasından işveren o pozisyon için sizi ne diye seçsin? Kuşkusuz sizin de bu pozisyondan beklentileriniz var ama, bu aşamada işvereni o pozisyon için seçildiğinizde katkı sağlayacağınız konusunda ikna etmek durumundasınız. Bunun için niteliklerinizin pozisyona uygun olmasının yanında, geçmiş başarılarınızın da iyi bir şekilde ifade edilmesi gerekir.

Özgeçmişiniz “ben” ifadesinden uzak olmalıdır. Kuşkusuz özgeçmişinizde yer alan başarıları siz gerçekleştirdiniz, ama kendini çok fazla ön plana çıkarma yaklaşımı; ekip çalışması, kurum vatandaşlığı gibi günümüzde yaygınlaşan birçok kavram ile bağdaşmaz.

Özgeçmişte başvurulan firmaya “yağ çekilmemeli”dir. Eğer yağ çekerek bir noktaya gelmeyi düşünüyorsanız, bunu özgeçmiş aşamasında yapmamanız önerilir. Çünkü birçok yönetici, yıllardır çalışanlarınca kendisine yağ çekildiğini pek fark edemeyebilir ama, henüz hiç tanımadığı bir aday tarafından çekilen yağı da hemen anlar.

Özgeçmişiniz temiz, düzenli ve okunaklı olmalıdır. Özgeçmişinizde yer alan bilgiler, düzenli bir şekilde sunulmadıkça çok fazla etkili olamayabilir. Bu yüzden biçim konusunda daha önce belirtilen uyarıları dikkate almanızı öneririm.

Özgeçmiş gönderilmeden önce kontrol edilmelidir. Bu bölümde belirttiğim hususları dikkate alarak özgeçmişinizi oluşturdunuz. Yine de özgeçmişinizi göndermeden önce son bir kez gözden geçirmeniz ve başkalarına (özellikle sizden daha deneyimli olanlara) okutarak onların da önerilerini dinlemeniz, yazarken farkına varmadığınız hatalarınızı yakalama şansınızı arttıracaktır.

Bu makaleyi bizlerle paylaştığı için “Sn. Hacı Bektaş ÖNAL’a” teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Kaybetmekten Korkmayın
 

Bir yeni mezun olarak, iş yerinizin konumu, yaşam maliyetleri, toplumun tepkileri, yakın yaş grubundaki insanlarla tanışma gibi birçok şey mutluluğunuzu etkileyecek. Yapmanız gereken, önceliklerinizi belirlemek ve ilk işinizden ne beklediğinizi ortaya çıkarmak için şu soruları cevaplamak:

Eğitim olanakları

İhtiyacınız olan eğitimi hemen veya ilk bir-iki yıl içinde alabilecek misiniz? Eğitimler işe göre değiştiği için, başlarken hangi eğitimleri alacağınızı sorun. Cevap sizi tatmin ediyor mu? Çalışırken kazandığınız tecrübenin dışında, eğitim alma imkanınız var mı?

Kariyer yolu

Kariyer olanakları ve kariyer yolu konusunda açıklık sağlanıyor mu? Bu durum, bir eğitim programını tamamladığınızda daha açık bir hal alacak olsa da, ilk kademede ne kadar kalacağınız önemli.

Sorumluluk alma

İşe yeni giren herkes, farklı tecrübeler ve farklı öğrenme kapasitesine sahiptir. Üstlerinizle yaptığınız görüşmelerde, yetkinliklerinizi ve sorumluluk alabilecek durumda olup olmadığınızı değerlendirmelerini isteyin. Bir eğitim programını tamamladığınızda, üstünüzün yakın takibine gerek olmadan çalışabilecek misiniz?

Görevler

İlginizi çeken, sizi tatmin eden ve rekabetçi ortamda görevler veriliyor mu? Yaptığınız işten tatmin olabilmeniz için size verilen görevleri başarmanız gerekir. Alacağınız görevlerde size de söz hakkı düşüyor mu?

Üstünüzle ilişkiniz

Yöneticiniz sizinle koçluk ilişkisi kurabiliyor mu? Geribildirim yapan ve tavsiyelerde bulunan yöneticiler, yeni başlayanların gelişimine önemli katkı yaparlar. Sizin yöneticiniz, kurumun kültürüne alışmanıza yardımcı oluyor ve diğer çalışanlarla kaynaşmanıza önayak oluyor mu?

Kariyer gelişimi

İşiniz farklı tecrübeler kazanmanızı ve kariyer gelişiminizi destekliyor mu? İşe başladığınızda öngörülen kariyer yolunda mı ilerliyorsunuz? İlgi alanlarınız değiştiğinde ve yeni beceriler kazandığınızda başka alana yönelme imkanınız var mı?

İşverenlerin güvenli bir iş ortamı sağlama ve yaptığınız işin karşılığını verme zorunluluğu vardır. Tabi ki sizin de yükümlülükleriniz var.

Oscar ödüllü yapımcı Ang Lee katıldığı bir üniversite diploma töreninde şunları söylüyor: “Hep daha fazlasını öğrenmeye açlık duymayı öğrendim. Denemek ve kaybetmekten korkmamayı, çalışmanın en az zeka kadar önemli olduğunu öğrendim. Ne kadar çok şeyi bilmediğimi öğrendim. Soru sorma, deneme ve test etmenin ne kadar zevkli olduğunu öğrendim.”

Bu ilk ve belirsiz zamanları herkes başarıyla atlatacak diye bir şey yok. Kendinizi toparlanmaya çalışan bir şirketin zorlu ortamında bulabilir, veya gönüllü olarak başka bir alanda çalışmayı seçebilirsiniz. Ne olursa olsun, önemli olan sürekli yeni beceriler kazanmak, ilerisi için hazır olmanızı sağlayacak bilgi ve tecrübeleri kazanmak.

Kaynak: Monster CareerNews

Yazar Özgür Şahin / kendinigelistir.com

 

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol